Reklam

TÜRK FINDIĞININ KADERİ KİME BAĞLI?

Sn. Mehmet Bulut beyin sayfasından alınmıştır :

TÜRK FINDIĞININ KADERİ KİME BAĞLI?

Sn. Mehmet Bulut beyin sayfasından alınmıştır :

TÜRK FINDIĞININ KADERİ KİME BAĞLI?
23 Eylül 2022 - 13:48



Toprak bizim, emek bizim, hasat bizim, harman bizim ama söz elin. 

Fındıktan bahsediyorum, dünyanın en kaliteli ve en çok üretilen aynı zamanda en çok aranan ve en çok kullanılan Türk fındığından.

Yıl 1936, Mustafa Kemal Atatürk Cumhurbaşkanı, İsmet İnönü Başbakan, Celal Bayar İktisat Bakanı, Ekim’in 12’sinde Birinci Ulusal Fındık Şurası toplanır. Aynı yıl Giresun’da bir “Fındık İstasyonu” kurulur. Bu istasyın1965’te Fındık Araştırma Enstitüsü’ne dönüştürülür.

1 Kasım 1937’de Mustafa Kemal Atatürk Büyük Millet Meclisi’nin açış konuşmasında “önümüzdeki yıl içinde fındık başta olmak üzere diğer belli başlı ürünlerimizi ilgilendiren birlikler kurulmalıdır” der ve 28 Temmuz 1938’de Fiskobirlik kurulur.

Sadece Fiskobirlik mi; hayır, Tariş, Çukobirlik, Antbirlik, Marmarabirlik ve diğerleri. Ve yine 1938’de kurulan Toprak Mahsulleri Ofisi.

Henüz Ferrero dünyaya gelmemiş, dedesi henüz çikolatacılığa başlamamış. Pastacı dede Pietro’nun çikolata üretimine başlaması için takvimlerin 1946’yı göstermesi gerekecektir. 

Bir zamanlar, kısaca FİSKOBİRLİK diye adlandırılan Fındık Tarım Satış Kooperatifleri sadece bizim değil, tüm dünyanın fındık politikalarını belirlerdi. O konuşursa eller susardı, o susarsa herkesi “ne oluyor, ne olacak” merakı alırdı.

Biz bir zamanların büyüğü Fiskobirlik’i daha da büyütemedik hatta çökerttik ama elin İtalyan’ı kendi çocuğunu hızla büyüttü. Biz Fiskobirlik’i 2009’da tamamen devre dışı bırakırken İtalyan Ferrero artık bir dünya devi olmuş yirmiden fazla ülkede çikolata üretimi yapar hale gelmişti. Sadece çikolata üretimi değil şekerle en iyi uyumu sağlayan fındığın da en büyük patronu olmuştu.

Daha yakın zamana kadar İtalya fındık ihracatında Türkiye’nin en büyük rakibiydi, bugünse en büyük ithalatçısı. Sadece ithalatçısı değil giderek artan bir hızla Türkiyeli bir üreticisi. Evet artık bahçeler alıyor, bahçeler kiralıyor, kiralatıyor. Hem üretici, hem iç hem dış alıcı ve daha hazini kader belirleyici.

Önce İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener 74 lira destekleme fiyatı istedi fındığa. Sonra CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu 4 dolar dedi Türk fındığını için. O günkü kurda 72 TL’ye denk geliyordu bu istek. Sonra da AKP Genel Başkanı ve Türkiye Cumhuriyeti Devlet Başkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan TMO’nun taban fiyatını açıkladı: 52 lira… 

Desteklerle 54 liraya çıkacaktı bu rakam. Ama çıkmadı bir türlü, çıkamadı. Çünkü bir süre sessiz kalan Ferrero konuştu sonunda ve 45 lira dedi. Piyasa şu günlerde 43-44 TL civarında. 

Soru şu: Türk fındığının kaderini kim belirliyor? Biz mi yoksa elin İtalyan’ı mı?

Türk fındığı, Türk üreticisi bir “yabancı tekele” teslim oluyor ya da teslim ediliyor. Artık birer birer tasfiye oluyor bağımsız yerli ve milli tüccarlar, ihracatçılar. Millisinden geçtik yerlisi bile kalmadı neredeyse, tamamına yakını artık tüccardan çok bir tedarik memuru haline gelmiş vaziyette.

Türk fındığına, yabancı alıcılar daha doğrusu yabancı spekülâtörler yıllarca İtalya ve İspanya fındığını rakip gösterdiler. Yetinmediler bir ara Yunanistan ve Bulgaristan’ı da eklediler rakip üretici ülkeler listesine. Şimdi de Azerbaycan ve Gürcistan’la hatta Şili ile oynuyorlar aynı oyunu.

Rakibi yoktur Türk fındığının Türklerden başka. Kendi kaderini ithalatçının kaderine daha doğrusu onun çıkarına bağlayan sözde iş adamlarından ya da ülkesine güvenmeyen/güvenemeyen ve üstelikte yeterli bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olduğunu sanan kimi yazarçizerler ve kimi siyasetçilerden başka.

Türkiye artık 300-350 bin ton iç fındık ihracatını gözü kapalı yapmakta ama ne yazık ki bunun kaymağını başta Ferrero olmak üzere elin adamları yemektedir. Türkiye önce 3, sonraki yıllarda da kademeli olarak artmak üzere 5 milyar dolarlık ihracatı hedeflemelidir. Ülkenin ciddi ihracat hedeflerinin dillendirildiği ve dövize ihtiyacının her geçen gün biraz daha arttığını göz önüne getirirsek bunun bir fantezi değil bir milli görev olduğunu kabul etmemiz şarttır.

Bu rakamlar ulaşılmaz da değildir; 2015’de bu ülke 2.8 milyar doları görmüştür. 

Toprak bizim, emek bizim, hasat bizim, harman da bizimse eğer söz de bizim olmalı, elin değil…
(Osman Kara abi kalemine sağlık.)

Bu haber 471 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum