Reklam

İTHALATÇI PARA KAZANIYOR YERLİ ÜRETİCİ TÜKENİYOR

Fıstık, fındık, üzüm, kayısı ile narenciye dışında her şeyi ithal ediyoruz. 2018 yılına kadarki son 16 yılda tarımda 185 milyar dolar ithalat parası ödedik. Bugün dolar ne kadar olduysa çarpın işte onunla. Bir de dış borç faizi ödüyoruz. Doların bu kadar yükselmesinin bir nedeni de bundan kaynaklanıyor. Her ithalat için yurt dışına dolar ödüyoruz.

İTHALATÇI PARA KAZANIYOR YERLİ ÜRETİCİ TÜKENİYOR

Fıstık, fındık, üzüm, kayısı ile narenciye dışında her şeyi ithal ediyoruz. 2018 yılına kadarki son 16 yılda tarımda 185 milyar dolar ithalat parası ödedik. Bugün dolar ne kadar olduysa çarpın işte onunla. Bir de dış borç faizi ödüyoruz. Doların bu kadar yükselmesinin bir nedeni de bundan kaynaklanıyor. Her ithalat için yurt dışına dolar ödüyoruz.

İTHALATÇI PARA KAZANIYOR YERLİ ÜRETİCİ TÜKENİYOR
16 Ekim 2020 - 10:17

Dünyada fındık üretiminin yüzde 76’sını biz üretiyoruz. Fakat fındık üreticisi memnun değil. Fındık üreticisi zor durumda. Çünkü kar elde edemiyorlar. Fındık, Antep fıstığı, zeytin, üzüm borsaları bizim elimizde değil. Fındık borsasının bugün biri İsviçre’de, biri Almanya’da; halbuki üretim merkezi burada.
Marketlerde tüketicinin ‘yerli’ hassasiyeti bazı ürünlerde karşılık bulmuyor. En çok ithal ürün sarımsak, ceviz ve bakliyatta kendini gösteriyor.
Tüketicinin sağlıklı, yerli ve güvenli gıdaya ulaşma arzusu kimi zaman hüsranla sonuçlanabiliyor. Üzerinde ‘ yerli ürün’ yazan gıdanın ana bileşeni ithal çıkıyor, bazı ürünlerin geldiği ülke dahi etikette belirtilmiyor.
İthal ürünlerde özellikle kuruyemiş ve bakliyat öne çıkıyor. Tescilli Taşköprü sarımsağı hemen hemen hiçbir markette yok. Sarımsakların büyük çoğunluğu Çin’den ithal. Çok düşük oranda ise Gaziantep etiketi var.
Büyük markaların kabuklu ve iç cevizlerinde hemen hiç yerli ürüne rastlanmıyor. Hepsi ABD menşeli. Tüketicinin beklentisi ile ürünlerin etiketleri çelişirken, zincir marketlerde yerli ürün bulmak için özel çaba göstermek gerekiyor.
Yerli mercimek az...
Market raflarının bir diğer göz çarpanı ise yeşil mercimek. Çok az oranda yerli etikete rastlanan yeşil mercimek, çoğunlukla Kanada’dan ithal. Pirinçte Myanmar etiketi birkaç üründe görülürken, nohut bu yıl bol olmasına rağmen Meksika ithalatı da vardı. Yerli üründe kaliteyi artırmak için çalışılan çekirdekte ise Çin ithalatı sürüyor. Siyah çekirdek özelinde Çin öne çıkıyor.
Etiketlerinde orjin ülkesi belirtilmeyen gıda ürünleri de var. Türkiye’de üretildiği belirtilen ürünün ana bileşeni yani ‘ürünün kendisi’ aslında ithal edilirken, Türkiye’de sadece paketlenmesi yapılmış. Ancak etikette, ithal edilen ülke bilgisine yer verilmemiş.
Sarımsakta sezon iyi ama
Taşköprü Sarımsak Üreticiler Birliği Başkanı Abdullah Eligüzeloğlu, bu sezon iyi bir sarımsak hasadı olduğunu belirtiyor. Diğer sarımsak üreticisi bölgelerde de sorun gözlenmiyor.
Buna rağmen Çin’den gümrük vergisiz sarımsak ithalatını üretici ve tüketici açısından sıkıntılı buluyoruz. Üretici, ithal ürünü markette görüyor ama kendi kaliteli ürünü o kadar ilgi çekmiyor. Taşköprü’de 20 bin ton civarında üretim var. Türkiye’nin bildiğimiz kadarıyla 100 bin ton civarında üretimi ve aynı oranda tüketimi var. Ürün açığı yok. Şu anda daha ucuza mal etmek için yapılan ithalat ileride pahalıya patlamasın. Türkiye’nin diğer önemli üreticisi ise Gaziantep, Kahramanmaraş ve Şanlıurfa Birecik. Çin orjinli olan bu sarımsaklar artık bu topraklara yerleşti.
Yerli cevizde tam verime 10 yıl
Son dönemde herkes ceviz yetiştiriciliği yapmak için harekete geçiyor ve ekimler yapıyor. Yeni ekilen cevizden ilk ürünün 5-7 yıl içinde alınabiliyor.
Dolayısıyla cevizdeki yeni ekimlerin veriminin tam toparlanması için 10 yıllık bir öngörüde bulunabiliriz. Mevcuttaki cevizin yüzde 70’i ithal ediliyor. Şirketler de ABD’den yüklü toptan alım yaparak piyasaya veriyor. ABD menşeini bir süre daha sıkça görebiliriz.
Cevizde verimi bekliyoruz ve ihtiyaca yetemiyoruz ama sarımsak gibi yeterli bir üründe bunun önüne geçmek lazım. Tüketici yerli ürün tüketmek istiyor. Hem de geleceğimizi tarımda görüyorsak; şu anda ithal ürünü alabiliyor olmanın kolaylığına aldanmamak lazım. Üretici onunla rekabet edemeyip çekiliyor, açık büyüyor ve daha fazla ithalat yapıyorsunuz. Bu kısır döngüyü kırmalıyız.
Bir ürünün yerli üretimini istiyorsanız ürünün fiyatı yükselince o ürünü ithal etmek yerine ürünün yurt içinde üretilmesini teşvik etmeniz gerekir. Her fiyatı yükselen ürünü ithal ederseniz ülkede üretim diye bir şey kalmaz. Bu ülkede en çok katma değer yaratan, en yüksek istihdam sağlayan sektör tarım sektörüdür.
Tarım biterse ekonomi de biter ülke de biter yaşam da biter...
Görüntünün olası içeriği: meyve ve yiyecek, şunu diyen bir yazı 'YENİ CAG 5 TARIM ÜRÜNÜ DIŞINDA HER ŞEY İTHAL'
 

Bu haber 8663 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum