Cumartesi günleri saat 15:30 civarında  oynardı. Dizi başladığında adeta dünya ile ilişiğimizi keser başka bir boyuta geçerdik. Dizinin esas kahramanı Kitt; Pontiac transam’dan çevirme, ileri teknoloji ürünü süper donanımlı bir araçtı. Kurşun geçirmez zırhı, özel silahları, görüş sistemleri gibi bir çok özelliğinin yanında Kitt’in en büyük özelliği insan gibi konuşmasıydı. Michael’a akıl verme veya yardımcı olması dışında; yapay zekasıyla bazen espri, bazen kapris, bazense serzenişte bulunurdu..
Michael Knight’a gelince, aslında kendisi Michael Long adında eski bir polis dedektifiydi. Michael Long son görevinde Tanya Walker isimli bir global teknoloji şebekesinin elemanı tarafından yüzünden vurulmuş, bir dizi estetik operasyonla yüzü değiştirilerek yeni bir hayata başlamak zorunda kalmıştı. Yeni hayatındaki görevi Knight Industries’ın son projesi olan Kitt’i denemesiydi tabi ki.. İkili her hafta değişik mekanlarda akıl almaz maceralara imza atarlardı. Bakmışsınız askeri alanda füzelerin hedefi olmuşlar, bakmışsınız mafyayla amansız bir mücadeleye girişmişler, bakmışsınız bir cinayeti çözmek için birden kendilerini büyük bir tehlikenin ortasında bulmuşlardı.. Kitt gerektiğinde turbo sistemini kullanarak uçar, suda gider, ateşlerin içine dalar, duvarları yıkar engelleri aşardı.
Bu maceralarda onlara teknik destek sağlamak için bir tır da yakınlarında gezer dururdu. Bu tırda David'in patronu ihtiyar delikanlı Devon ve teknisyen Bonnie diye bir kız vardı, ona aşık olmuştum.
Bir de, Kitt’in benzer modeli bir araba olan, Karr adında düşmanı vardı. Bu araba yanlış programlanma sonucu Kitt’in aksine oldukça kötü karakterdeydi, bazı bölümler Kitt ile kapışırlardı. Bazen Karr, Kitt’i fena hırpalasa da sonunda galip gelen Kitt olurdu...
Kitt’in en çok hoşuma giden özelliği ise; önündeki “Saylonlular gözü” gibi yanıp sönerek hareket eden kırmızı ışıktı..
Neyse uzun lafın kısası Kara Şimşek 80'lerde çocuk yaşta olanlar için onlarca hatırası olan bir dizidir..