Reklam
Reklam

Ketojenik Diyet Neden Herkes İçin Uygun Değildir?

Malum pandemi nedeniyle son süreçte hepimiz bir miktar kilo aldık. Bunun sonucunda da fazladan taşımak zorunda olduğunuz 3-4 kiloyu hızlıca vermeniz gerekiyorsa siz de internette bunun için arayışa girmiş olabilirsiniz.

Ketojenik Diyet Neden Herkes İçin Uygun Değildir?

Malum pandemi nedeniyle son süreçte hepimiz bir miktar kilo aldık. Bunun sonucunda da fazladan taşımak zorunda olduğunuz 3-4 kiloyu hızlıca vermeniz gerekiyorsa siz de internette bunun için arayışa girmiş olabilirsiniz.

Ketojenik Diyet Neden Herkes İçin Uygun Değildir?
29 Temmuz 2021 - 14:39

Bu noktada da mutlaka hızlı kilo vermenin mucize yöntemlerinden biri olarak lanse edilen ketojenik diyet ya da ketojenik beslenme ile karşılaşmışsınızdır. Etkili olsa da, bu tür bir beslenme biçimi gerçekten herkes için uygun mu? Konunun detaylarına girmeden önce bir ketojenik diyet planının ne ile ilgili olduğunu anlamaya çalışalım.

Ketojenik Diyet Nedir?

Normal durumda vücudumuzun enerji elde etme şekli çok basittir. Temel olarak 3 makro besin grubundan oluşan yiyecekler yersiniz. Bunlar karbonhidratlar, proteinler ve yağlardır. Vücudumuzun yediğimiz yiyecekleri kullanabilmesi için bu besin gruplarını dönüştürmesi gerekir. Bunun sonucunda, karbonhidratları glikoza, proteinleri amino asitlere ve yağları yağ asitlerine dönüştürmeye yardımcı olan enzimatik bir parçalanma (sindirim) süreci gerçekleşir. Bu glikoz daha sonra ince bağırsak tarafından emilir. Daha sonra glikozun hücresel metabolizmaya enerji sağlamak amacıyla parçalanmasının ilk aşaması olan glikoliz aşaması gerçekleşir. Yağ asitleri ise yağ hücrelerinizde depolanır ve daha sonra sistemde yeterli glikoz olmadığında kullanılır.

Ketojenik bir diyet durumunda ise, günlük karbonhidrat alımınızı sınırlamanız gerekmektedir. Temelde yüksek yağlı, orta proteinli ve çok düşük karbonhidratlı bir diyettir. Vücuda gerekli karbonhidratı sağlamadığınızda, vücut ihtiyaç duyduğu enerjiyi elde etmek için vücutta depolanan glikojeni tüketmeye başlar. Yani vücut enerji üretimi için bir B planı bulur. Bu B planında karaciğerde yağlar, ketonlara dönüştürülerek beynin kullanacağı enerji üretilir. Bu sayede, kan şekeri ve insülin düzeylerinde de düşüş olur. Bu azalma da genel sağlığa olumlu katkıda bulunabilir. 

Ketojenik beslenme: %60 yağ, %30 protein, %10 karbonhidrat. Ketojenik beslenme, karbonhidratın bulunmadığı dönemlerde, enerji metabolizmasının yeniden uyarlanmasıdır.
(Görsel: Vitalii Vodolazskyi/Shutterstock)

Ketojenik Beslenmenin Tarihçesi, Kökeni ve Türleri

Ketojenik diyet, kilo verme amacıyla son on yılda büyük bir popülerlik kazandı. Ancak bu diyeti ilk kez 1921’de Russel Wilder, çocuklarda epilepsi nöbetlerini tedavi etmek için kullandı. Ketojenik diyetin birkaç farklı çeşidi vardır: 

  • Standart ketojenik diyet: Düşük karbonhidrat (%10), orta düzeyde protein (%20), yüksek yağlı (%70) diyet.
  • Yüksek proteinli ketojenik diyet: %35 protein, %60 yağ, %5 karbonhidrat.
  • Döngüsel ketojenik diyet: Ketojenik beslenilen günlerin arasına yüksek karbonhidrat alımı alan günler koyulur.
  • Hedefli ketojenik diyet: Bu türde diyete, egzersizden önce ya da sonra karbonhidrat eklenir.
Ketojenik diyetin amacı, vücudun tüm enerjisini şeker kullanmak yerine yağlardan almasını sağlamaktır. Tamamen normal koşullar altında, vücut enerjisini elde etmek için karbonhidratları veya şekerleri, özellikle glikozu tercih eder. Yemekten hemen sonra kanda bol miktarda glikoz bulunur ve kan şekeri seviyesi yüksektir. Bu yüksek kan şekeri pankreasa insülin salgılaması için sinyal verir. İnsülin çoğu organın bol miktarda glikoz kullanmaya başlaması için gereklidir. Tüm glikoz (hem serbest glikoz hem de depolanmış glikoz formu olan glikojenden elde edilen glikoz) tükendiğinde, vücut yağ kullanmaya geçer. Depolanmış yağlar kan yoluyla karaciğere taşınır. Karaciğerde asetil-CoA adı verilen daha küçük moleküllere parçalanır. Bunlar da vücuttaki enerjinin çoğunu üreten sitrik döngüye girer. Ketojenik diyet vücudun yağları kullanmasını sağlamayı amaçlar. Bu nedenle karbonhidratlar en az miktarda yenir. Vücudu ketozda tutmak, ketojenik bir diyetin hedeflediği şeydir. Ketozu sürdürmek için, vücudu yağ rezervlerini yakmaya devam etmeye zorlamaya yetecek kadar şekere izin verilir. 

Ketojenik Beslenme Sağlıklı Bir Beslenme Şekli midir?

Kısa dönemde; evet, bir süre için bu şekilde beslenirseniz insülin salgılanması azalacağından, insülin direnci ve insülin artışına bağlı damar sertliğinden, beraberinde ayrıca leptin direncine bağlı olan o sürekli acıkma halinden muaf olursunuz. Uzun dönemdeyse işler değişir.

Vücudunuzu ketoz (Ketoz, molekül başına bir keton grubu barındıran karbonhidratlardır.) gibi önemli metabolik değişikliklere maruz bıraktığınızda bazen “keto gribi” sorunu yaşayabilirsiniz. “Keto gribi”, temel olarak keto diyetinin neden olduğu bir griptir. Ancak diğer griplerde olduğu gibi bu semptomlar da birkaç gün içinde kendiliğinden düzelir. Ek olarak, bu diyette sebze, meyve, tahıl ve lif tüketiminde belirgin bir azalma varken, yağ alımında artış vardır. Hepimize okulda “dengeli beslenme” konusunda verilen temel bilgileri hatırlarsınız. Gördüğünüz gibi, keto diyeti kesinlikle dengeli olmaktan uzaktır. Ayrıca, daha az yeşillik ve sebze alımı bazı insanlarda kabızlık sorunlarına yol açar.

Ek olarak, keto diyeti sizi dehidrasyona yatkın hale getirir. Keto diyetini uygulayan kişilerin yaklaşık %3-10’unun böbrek taşı geliştirdiğine dair kanıtlar vardır. Bu istatistik sizi diyeti uygulamaktan vazgeçirmek için değildir. Ancak diyet esnasında sıvı alımınızı arttırmanız gerekmektedir.

Ketojenik beslenmenin, epileptik çocukların tedavisinde, obez kişilerde kilo vermede ve şeker hastalarında kan şekeri düzeylerini iyileştirmede başarılı olduğu kanıtlanmıştır. Ancak başka sağlık sorunlarınız varsa dikkatli olunmalıdır. Son olarak, kısa vadeli çalışmalardan elde edilen kanıtlar bu diyeti desteklerken, herhangi bir fayda veya tehlikeyi kesin olarak belirtmek için yeterli uzun vadeli mevcut kanıt henüz yoktur. Bu nedenle, böyle bir diyete başlamak istiyorsanız, bu seçimin sizin için doğru olup olmadığını anlamanın en iyi yolu bir beslenme uzmanına veya doktora danışmak olacaktır. Sağlıklı günler dileğimizle…

Kaynaklar ve ileri Okumalar:

Matematiksel

Bu haber 428 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum