İktidar Eleştirisi Erdemdir!
Reklam
Reklam
Abdulbaki ERDOĞMUŞ

Abdulbaki ERDOĞMUŞ

Abdulbaki ERDOĞMUŞ

İktidar Eleştirisi Erdemdir!

01 Aralık 2021 - 16:33


Her siyasal iktidar gibi mevcut iktidar da farklı politikalar geliştirebilir ve buna göre ülkeyi yönetebilir. Ancak hiçbir iktidarın keyfi uygulamalara başvurması meşru olmadığı gibi kabul edilmesi de söz konusu olmamalıdır.
Ne yazık ki ülkemizde durum tam tersidir. İktidarın keyfi uygulamaları meşru görüldüğü gibi toplumsal kabul de görmektedir.  Daha ötesi, “Tek Adam” keyfiyeti bir sistem olarak hayata geçirilmiştir.
Bu bağlamda yaptığımız eleştiriler, uyarılar ve öneriler de bu keyfiyetin gereği olarak dikkate alınmamakta ve yok sayılmaktadır. Ancak bizim için dikkate alınıp alınmamak önemli değildir. Bizim için iktidar eleştirisi bir erdemdir, yanlışlara, haksızlık ve adaletsizliğe karşı çıkmak bir sorumluluk ve insanlık görevidir.
Eleştirel bir yazının veya bir sözün, sahibi için bir risk taşıması da önemli değildir. Önemli olan sözümüzün doğru, eleştirilerimizin haklı ve adil olmasıdır.  Dervişe sormuşlar: “En zor olan nedir?” “Sözdür” demiş. “Anlatması da zor, anlaması da...”
Bu bilinç içerisinde sözümüzü söylemeye/yazmaya devam edeceğiz. Adaletsizliğe şahit olup göz yuman insanların haysiyet ve onurlarını kaybetmeye mahkûm olduklarını bildiğimiz halde nasıl susabiliriz ki?
Planlanmış yoksulluk ve ekonomik kriz gölgesinde Totaliter bir rejim inşa ediliyor. Türkiye’nin istikameti ve rotası değiştiriliyor. Muasırlaşma hedefinden uzaklaştırılıyor. Hukuksuzluk, adaletsizlik bilinçli olarak yaygınlaştırılıyor.
Medeni dünya nezdinde Türkiye’nin itibarı yerlerde sürünüyor. 9-10 Aralık 2021 tarihleri arasında ABD Başkanı Joe Biden yöneticiliğinde ilk kez toplanacak olan Demokrasi Zirvesi'ne, müttefikleri arasında yer aldığı halde Mısır ile Türkiye anti demokratik uygulamaları ve insan hakları ihlalleri nedeniyle davet edilmedi.
Gerçekten de Türkiye, demokrasiden tamamıyla uzaklaşarak belirsiz bir yöne doğru hızla sürüklenmektedir. Bu durumu “eksen kayması” olarak tanımlamak dahi zor görünüyor. “Avrasya” iddiası da temelsiz ve dayanıksız bir söylemden ibaret olduğunu düşünüyorum.
21. yüzyılda bir ülkenin bekası ancak hukukun üstünlüğü, çoğulculuk ve muasırlaşma ile güvende olabilir. Türkiye ise bu hedefinden tamamıyla sapmış görünüyor.
Ülkenin istikametini ve rotasını değiştirenlere, ayırımcı-haksız- hukuksuz uygulamalara karşı sessiz, tepkisiz kalmamız beklenemez. Hiçbir çıkarımız, faydamız ve beklentimiz medeniyet, hukuk ve adaletten daha önemli ve elzem değildir.
Adalet ve medeniyet; birlikte yaşamın, toplumsal barışın ve insanımızın mutluluğu için tek güvencedir. Böyle bir güvence oluşmadığı takdirde devamlı bir iç çatışma ve daha da derinleşecek toplumsal yoksulluğa mahkûm olacağız.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ve “Tek Adam” yönetiminin kavgalı, yoksul ve mutsuz bir toplumu yönetmek için inşa edildiğini düşünüyorum. Bu sistemde çoğulculuk, demokrasi, eşit yurttaşlık, hukukun üstünlüğü gibi ilkelerin iddiası dahi artık yapılamaz.
Sistem değişikliği dışında siyasi partilerin ve seçimlerin varlığı bu gerçeği değiştiremez. Unutulmamalı ki bu sistemin kurbanları sadece aydınlar, muhalifler olmayacak, sistemi inşa edenler de misyonları tamamlandığında kurbanlar arasında yerlerini alacaklardır.
Bu nedenle ve daha ağır bedellerin ödenmemesi için iktidar partileri de muhalefet partileri de sistem değişikliği üzerinde bir mutabakat sağlamaları gerekir. Aksi halde büyük acılar kaçınılmaz hale gelebilir.
Diyarbakırlı Celal Güzelses’in dediği gibi "Beni ağlatma ki sen de gülesin, hem murada hem maksuda eresin!.."
Halkın ağladığı, acı çektiği, işsizlik ve yoksulluğun derinleştiği, Öteki’nin ve zayıfın ezildiği bir ülkede iktidarın muradına ermesi mümkün olabilir mi? Bu durumdan mutluluk duyan veya oy devşiren bir siyaset erdemli sayılabilir mı?
Unutmayın birbirimize karşı kazanacak bir zaferimiz yok, birlikte kazanacak tek zaferimiz var: Özgür, gelişmiş ve muasır bir Türkiye.
Türkiye kaybedecekse seçim kazanmanın veya iktidarı korumanın ne önemi var?

Abdulbaki Erdoğmuş

Bu yazı 629 defa okunmuştur .

YORUMLAR

  • 0 Yorum