İlhan Esen: EVET…AMA BİZ MÜSLÜMANIZ!
Reklam
Konuk Yazar

Konuk Yazar

Gündemin İçinden

İlhan Esen: EVET…AMA BİZ MÜSLÜMANIZ!

08 Kasım 2015 - 22:55

Değerli  Dostlar!

İslâm dünyasına baktığımız ve bu durumu Batı devletleri ile karşılaştırdığımız zaman üzülmemek elde değil..
Bu karşılaştırma sadece devlet veya yönetim bazında değil..
Asıl beni üzen, sade vatandaşlar arasındaki karşılaştırma…
Iskandinavyada yaşıyorum biliyorsunuz..
Bahar günlerinde zaman zaman stres atmak için köy yollarına dalarım, yavaş yavaş tabiatı dolaşırım, etrafı seyrederim..
Hemen hemen her çiftlik önünde bir masa, masanın üzerinde yeni toplanmış çilek, fiğ, sera sebzeleri, bir kenardada para kutusu vardır..Bir levhada ücretler ve ”aldığınız ürünün parasını lütfen kutuya atınız” yazılıdır…
Aldığım çileğin parasını, kutudaki diğer paraların üzerine atarken, kendi vatanımı, kendi insanlarımı düşünür, üzülürüm…
Bizde olsa  inanın; ne para kutusu, ne ürünler, nede masa kalır, ilk gören alır götürür…

Evet, ama biz Müslümanız!

İskandinavyada yaşayan insanlar, yani Danimarkalılar, İsveçliler, Norveçliler çalışkandır, vergilerini mutlaka verirler…Hatta iş arkadaşlarımdan birisi, amatör olarak balıkçılık yaparken, oldukça fazla tuttuğu uskumruyu komşularına satmış, daha sonrada ek gelir elde ettim diyerek vergi dairesine müracaat edip, o gelirden vergisini ödeyinceye kadar uğraşmış, bir sürüde sıkıntıya girmişti..

Bizde bir dükkana girin, genellikle patronun oturduğu masanın ardındaki duvarda süslü yazılarla ”Allah (c.c)”, ”Muhammed (s.a.v)” levhaları, besmele, karınca duası,dini motifli tablolar-resimler asılıdır.. Bu tabloların altında patron oturur, sattığı mala fiş vermez, vergi kaçırır, müşterisini ikna etmek için yemin eder, yalan yere..
Akşamda kasasını toplarken, ”Allah bereket versin” demeyi ihmal etmez..
Yaptığı ”beytülmal” hırsızlığı için Allahtan (c.c) bereket ister..
Yaptığı ticaretin, içki içmekten,belkide zina yapmaktan daha ağır bir günah içerdiğini düşünmez bile…

Evet , ama biz müslümanız..

Polis tarafından ehliyeti alınan (sürat yaptığı için) Norveç kralını, bir paket çikolata kabul ettiği için istifa etmek zorunda kalan İsveçli bakanı, Tatil parasını partiye ödettirdiği için bir ayda oylarının % 50’sini kaybeden Danimarkalı parti liderini, yolsuzluk soruşturmasına adı karıştığı için kraliyet ailesinden dışlanan ve adalete teslim edilen İspanya prensesi.. Bu olaylar Avrupada ”vaka-i adiyedendir” ve böyle olması gayet normaldir..
Bizde,yöneticilere yönelik çok ağır yolsuzluk-hırsızlık-rüşvet-ihanet suçlamaları ve bu suçlamaların belgeleri ortada iken, bunları ortaya çıkaran savcılar, emniyet güçleri suçlanır ve hapsedilir..”Dini bütün müslümanlar”, ”Yahu çıksınlar mahkemeye, suçsuz olduklarını ispat etsinler” demez…Onlarda polisleri savcıları suçlar..
Yüce İslâm dini bu konularda ne buyuruyor:
” Mallarınızı aranızda haksız sebeplerle yemeyin. Kendiniz bilip dururken, insanların mallarından bir kısmını haram yollardan yemeniz için o malları hakimlere (idarecilere veya mahkeme hakimlerine rüşvet olarak) vermeyin (Bakara-188)”

Bu ayetin hükmünce davranabiliyormuyuz?.....Hayır…

Evet, ama biz Müslümanız…

Batıda mahkemelere güvenilir, insanlar doğru-yanlış kavramlarını vicdanlarına danışarak kullanırlar..Rakipleri bile söylese doğruya doğru, yanlışa yanlış derler..Meclislerde çıkan kanunlar genellikle uzun pazarlıklar sonucu ”geniş katılım” denen, muhalefet-iktidar işbirliği ile çıkar..Bunu ideal yol olarak görürler..

Bizde farklıdır:
Doğru-yanlış, helal-haram, iyi-kötü kavramları, kafalarda asıl manalarını kaybetmiştir, Lidere taraftar-lidere karşı düzeyine inmiştir..
Bu nasıl bir ”iman” dırki; ”Yarın huzur-u ilahide ne cevap veririm” kaygısı yerine, ”partim iktidarı kaybetmesin” kaygısı ağır basar..

Evet, ama biz Müslümanız!!!!!

Bir boksör, yumruk yediği zaman rakibini suçlamaz, karşısındakini rakip olarak kabul etmişse, yumruk yiyebileceğini bilir, yediği zamnda kendi hatasından, kendi savunma zafiyetinden olduğunu kabul eder ve daha dikkatli olmaya çalışır..

Bizde ”her yumruk yediğimizde” yani her ortaya dökülen pislikte, her başarısızlıkta Batı, İsrail, Amerika suçlanır, işin içinden çıkılır..

Evet, ama biz Müslümanız!!!!!

İslâm dini, çalışmayı, bilgi edinmeyi, ilerlemeyi, diger din mensuplarından her konuda ileride olmayı emreder, ilim yapmayı farz görür…

Kullandığımız hemen hemen tüm eşyalar, vasıtalar, ilaçlar, okulda öğrendiğimiz fenni bilgiler, kullandığımız eğitim araçları, savunma silahları, komunikasyon gereçleri, elektrik, fabrikalar, teknik hep Batının çalışmalarının ürünüdür..Biz onlardan satın alır, onlardan kopye ederek kendi ülkelerimize kurarız.İnsanlığa faydalı bir icadımız, bilimsel başarımız yoktur, hâla ortaçağdaki alimlerimizin sınırlı başarıları ile öğünürüz.

Evet, ama biz Müslümanız!!!!!

Kuran¬ı Kerim, Maide suresi 32. ayette buyrulur: 
”İşte bu yüzdendir ki İsrailoğulları'na şöyle yazmıştık: Kim, bir cana veya yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya karşılık olmaksızın (haksız yere) bir cana kıyarsa bütün insanları öldürmüş gibi olur. Her kim bir canı kurtarırsa bütün insanları kurtarmış gibi olur. Peygamberlerimiz onlara apaçık deliller getirdiler; ama bundan sonra da onlardan çoğu yine yeryüzünde aşırı gitmektedirler.”

Ama biz, eli kolu bağlanmış gazetecilerin, sivillerin, ”Allahuekber” nidalarıyla kıtır kıtır kesilmelerini, insanlıkla ilgisi kalmamış canilerin, sivilleri katletmesini, kadınlara tecavüz etmelerini, terör estirmelerini seyreder, ”İslâm bu değildir” diye gür bir sesle karşı çıkamayız, içimizde bunları alkışlayanların sayılarıda az değildir..

Evet, ama biz Müslümanız!!!!!

”Müslümanlar” gerektiği anda işlerini rüşvetle, torpille, uydurma belgelerle halletmekte mahzur görmezler, ”işini bilmek” meziyettir, açık gözlülüktür..Keseye girene, menfaate uyana mutlaka bir fetva bulunur ve tatmin olunur..

Zilzal suresi, 7.ve 8. ayetlerde,” Her kim zerre kadar hayır işlemişse onu görecektir.
Her kim, zerre kadar şer işlemişse onu görecektir” buyrulur..

Lokman suresi 33. ayette ise:


”Ey İnsanlar! Rabbinize karşı gelmekten sakının. Ne babanın evlâdı, ne evlâdın babası nâmına bir şey ödeyemeyeceği günden çekinin. Bilin ki, Allah'ın verdiği söz gerçektir. Sakın dünya hayatı sizi aldatmasın ve şeytan, Allah'ın affına güvendirerek sizi kandırmasın.” buyrulmaktadır..

Yani, Yüce İslâm dini, Allahla (c.c) kul arasında insanların aracılık edemediği tek dindir..

Ama ortalık şeyhlerden, dervişlerden, imamlardan, hocaefendi hazretlerinden geçilmez..Koyun sürüsü gibi peşlerinden gidilir..Bir kere şeyhe bağlandıntan sonra körü körüne itaat edilir, dine uygunluğu falan düşünülmez..

Ve yine maalesef, ”Müslümanlar” kutsal kitaplarını hemen hemen hiç anlamadan okuyan tek semavi dinin ”sözde mensuplarıdır”. Dünya müslümanlarının yaklaşık % 90’ı, Kuran-ı Kerimi en fazla ezberden okur, manası üzerine hiç kafa yormaz, muhtevasını merak etmez..

Evet..Ama biz Müslümanız….

Peki Batıda hiçmi hata yok?

Evet var, hemde bu sahifelere sığmayacak kadar fazla..

Ancak, dinlerini, kültürlerini bir tarafa bırakacak olursak, toplum ahlâki olarak, yönetici ahlâkı olarak, ilim olarak, adalet olarak bizden kat kat ilerideler..

Bizde, Müslüman olduğumuz için tabii olarak olması gerekenlerin onlarda olması zoruma gidiyor.. 

Evet, ama biz Müslümanız, demenizin ne size, ne topluma, nede dinimize bir faydası yok..

Siz kendinizi Müslüman olarak görebilirsiniz, ancak İslâm dini bu değildir..

Adalet, barış, merhamet,ilim, sevgi, hoşgörü, güzel ahlâk dini olan güzel dinimizi daha fazla lekelemeye ugrasmayin..

Ey İbn-i Sebelerin peşine takılıp gidenler, Alamut kalesinde cennet yaşadıklarını zannedenler!

Dinimize daha fazla hakaret etmeyin..

Din bu değildir..

Sizin dininiz neyse adını koyun..

Hürmetlerimle

İlhan Esen..

Bu yazı 2902 defa okunmuştur .

YORUMLAR

  • 0 Yorum

Son Yazılar