Reklam

BERAT GECESİNİN SIRRI

BERAT GECESİNİN SIRRI

BERAT GECESİNİN SIRRI
07 Nisan 2020 - 21:28


Berat gecesinin hususiyeti, insanların bir yandan Ramazan sırrına erişebilecek bir arınmaya gelişlerini tes'it, bir yandan da insanların bir yıllık hasenatının, seyyiatının Cenab-ı Hakk’ın indindeki bilançoya geçtiği bir gün.
Berat Gecesinin genellikle bir rahmet gecesi, şöyle rahmet gecesi, Cenab-ı Hakk’ın, kendisine yönelmiş kulları, ufak tefek beşeri kusurlarını affederek bugün mümin olarak tescil etmek, ömür çizgileri içinde onlara bir tarz yıllık bir kader sırrı ihsan etmektir. 
Şimdi Cenab-ı Hakk bir Berat gecesinden diğer Berat gecesine kadar olan bir yıllık süre içerisinde bir müminin aynı zamanda hayatındaki devamlılığı veya sona erdirmeyi de bir nevi, Levh-i Mahfuz’da tesbit etmiş olur. Ama gerek bilançoya geçişte, gerek ömür tesbitindeki hikmet, rahmetle yoğrulmuştur. Bazılarının sandığı ya da düşünebileceği gibi, bu gecenin hikmetinden, bu gecenin rahmetinden istifade etmenin yanında bu gecede cezalanmayı düşünmemek gerekir. 
Berat gecesi bir cezalanma günü değil, bir tarz sınıf geçme günüdür, sınıf geçenlerin tebrik edilme günüdür. Şu soru akıllara gelebilir: “Peki ya sınıfta kalanlar?” Ama dikkat ederseniz bir okuldan mezun olanlar adına bir gece tertip edilir, bir güzel kutlama yapılır. Sınıfta kalanlar hakkında bir kutlama söz konusu değildir. Tıpkı onun gibi, Berat da manevî sınıflarını geçenlerin Allah (c.c.) tarafından tebrik edildiği, tescil edildiği, kayda alındığı ve Ramazan ile iltifat düzlemine alındığı bir gecedir.

Şimdi bizim kendi hayatımız üzerindeki motiftir bu: Miraç, ardından namazın farz oluşu, arkasından Berat’ın gelişi, arkasından Ramazanın gelişi manevî bir prosedürdür genelde. 
İnsanların hayatı için Miraç’ın şükrünü, sırrını bilmek, Fahr-i Kainat Efendimiz’in (s.a.v.) ne denli yüce olduğunu bilmek zihinlere nakş olunca, insanoğlu o zaman aklını başına toplayarak namazlarını daha sıcak, bütün ibadetlerini Allah’a daha yakîn yapmak zorundadır. Bunun için de Cenab-ı Hakk Miraç’tan sonraki on beş gün içinde Berat gününü tesbit etmiştir. Bugüne kadar insanlar Fahr-ı Kainat’ın (s.a.v.) Miraç sırrını, hikmetini işittikleri zaman büyük bir coşkuyla, son sür’at Allah’a (c.c.) yakîn olsunlar, ufak tefek yanlışlıklarını dahi silkeleyerek, imtihan kapısına gelmiş çalışkan bir talebe gibi hazır bulunsunlar diye Berat gününü lütfetmiştir Cenab-ı Hakk. Berat gününe gelen insanlar, Fahr-i Kainat Efendimiz’e (s.a.v.) karşı saygı ve sevgi coşkusuyla yaklaşmalı ki Berat günü vizesini yaptırabilsin. Çünkü bu gece vizesini yaptıramayan bir sene müddetle beklemede demektir. Her ne kadar farkında olsun ya da olmasın Ramazana intikal edecekse de, Ramazandan alacağı hazlar, sevaplar berat günü sınıfını geçen için başkadır, geçemeyen için başkadır. Ama Cenab-ı Hakk nasip etsin bütün mümin kardeşlerimize, Ramazanı idrak ettikten sonra, Berat günü hazırlıklarını tamamlayamadan Ramazana girenler için de aynı hazla yeni bir Berat’a kadar hayırlı günler hayırlı kaderler nasip etsin Cenab-ı Hakk. 
Bu berat gününün manevi hikmetinde çok ince bir hesap daha vardır, o da Naki sırrıdır. 
Şimdi Cenab-ı Hakk Ramazanla birlikte Mana pencereleri ardına kadar açık bir sahneye davet ediyor bütün müminleri. Gerçi insanoğlu Ramazan’ın asıl özündeki büyük sırrı idrak etmekte ve ona layık olmakta pek çok gaflet gösteriyor ve dolayısıyla da farkına varamıyor. Ama aslında Ramazanda Allah’ın açtığı büyük manevi ziyafet sofrasına girip oturup oradaki mânâ gıdalarıyla yeniden beslenme çareleri bulabilmek için işte bu Miraç’tan Berat gününe kadar olan yapılacak gönül temizliğinin büyük rolü vardır. 
Miraç’tan Berat gününe kadar gönlümüzdeki yanlışlıkları, pislikleri, gafletleri, gönüle yakışmayan sıkıntıları def edebilirsek Naki sırrına erişmiş oluruz, yani gönlümüzü yıkamış oluruz. 
Bu gönül yıkama operasyonu Miraç ile Berat günü arasındaki on beş günde zuhur eder ve bu yıkanma, arınma hadisesi zuhur ettiği zaman Berat gecesi listesinde, mümin olarak listeye geçilir ve ondan sonraki Ramazan idraki ve Ramazanla Cenab-ı Hakk’ın mümine lütfedeceği sonsuz nimetler arka arkaya sıralanmış olur, ama unutmamak lazım gelir ki bu gece mutlaka Naki sırrını kazanmak lazım gerekir.
 Kalp temizliği için iki önemli reçete verilmiştir Allah (c.c.) tarafından. 
Hadis-i Kudside Cenab-ı Hakk “Ben yerlere göklere arşa sığmadım, ancak müminin Naki ve Taki olan gönlüne sığdım” diyor. Şimdi bunun anlamı nedir? Allah’ın (c.c.) bir kula yakîn olabilmesini, sığma kavramını, Cenab-ı Hakk’ın bizzat zatiyetinin tecelli etmesi sırrını kolay kolay idrak edemeyiz, (…) ancak daha yumuşak bir kelime kullanarak, Allah’a (c.c.) yakîn olabilmek, yaklaşabilmek, kendi imanına yaklaşabilmek, -çünkü Allah’a (c.c.) yaklaşabilmek evvela kendi imanına yaklaşabilmekle mümkün olur, “iman ettim” dedikten sonra evvela bu iman ettiği şeye yaklaşmak lazım- buna da ancak gönülle yaklaşabilecektir. (…) Biliyorsunuz; Taki sırrı takvadan gelir, Allah’a karşı haşyet duymakla ve mesuliyet hissi duymakla başlar, namaz ve infakla devam eder. Demek Cenab-ı Hakk’a yakîn olmak, dolayısıyla müminliğin gerçek sicil belgesini alabilmek için Naki ve Taki sırrını her yıl Berat akşamına yetiştirmek lazım. 
Miraç’taki Efendimiz’in (s.a.v.) alemlere rahmet sırrı bir kez daha cereyan etmiş, özellikle müminlere Allah’a (c.c.) yakîn olma fırsatı getirmiştir Efendimiz (s.a.v.). Bu on beş gün gönlümüzü Naki ve Taki sırrıyla yıkamamız lazım gelir. Gönüllerdeki kirleri, kinleri, hasetleri, ihtirasları hele hele bahillik dediğimiz başkalarına karşı infak etme sırrından, yakîn olma sırrından uzak kalmayı gönülden çıkaralım. Gönülde eğer “hisset” dediğimiz, bir taraftan kıskançlık, bir taraftan hasislik, cimrilik varsa, kinler, sevimsizlikler varsa, bu gönül Naki sırrından hiç nasip almamış demektir. Bence Berat gününe kadar olan devrede günlerimizi boş geçirmeden gönlümüzdeki akıntıları atalım ki, aksi takdirde tescil olamayız. Açık açık söylüyorum, tasavvuf aleminin yücelerinin de söylediği gibi, bu tescil operasyonunda, unutmayınız, yaptığımız amellerin bir takım standart görüntüleri hesaba katılmayacaktır. Yani “Ben namazımı ihmal etmedim” demekle Berat’ın vizesini alamazsınız. 
Burada mutlaka Naki ve Taki operasyonlar şarttır. Gönlün yıkanması kolay bir operasyon değildir. Gönlün takva ile dolması, dolayısıyla namaz ve infak sırrıyla dolması kolay bir operasyon değildir. Ama herkes kendi çapında bir nebze de olsa bu hususta bir adım atmışsa, Cenab-ı Hakk’ın Berat gecesi bir şelale gibi akan rahmeti belki de sizin imanınızı, sizin müminliğinizi tescil edecektir, belki de size bir yıl daha imanla yaşamak imkanını yeniden lütfedecektir. Çünkü bazen insanlar Berat gecesinde kendi ecellerinin tayin olduğunu düşünür, zira bu hususta pek çok şey yazılmış, söylenmiştir. Bu gecede bir nevi bir yıllık ömrün de tescil olabileceği söylenmiştir. Bunun hep maddî tarafı düşünülür. “Acaba ben bir yıl daha yaşayacak mıyım?” denilir. Ama ecelin saati değildir, Berat gününde tayin olunan. O zaten çok önceden tayin olmuştur. Berat gününde tayin olan, önündeki bir yıllık süre içinde, ömür ne kadar kalmışsa, -sekiz aysa sekiz ay, iki aysa iki ay- bu süre içerisinde insan imanla sahifesini tamamlayabilecek midir, budur Berat gecesinde yazılan. Berat gecesinde kayda geçecek, kader olarak tescil edilip muhkem hale gelecek olan karar budur. İnsanın Miraç’dan Berat gününe kadar gönlünü seferber ederek mümkün olduğu kadar Naki ve Taki hikmetlerle, yani gölünü hem kötülüklerden yıkayarak hem de namaz ve infak ile zenginleştirerek, Berat günü vize alması gerekiyor. Berat kandili olmasaydı, Cenab-ı Hakk böyle bir lütufta bulunmasaydı, Berat gününün hikmetini yaratmasaydı, insanlar gayretleri ve yaşadıkları hayat düzlemi içinde çok zor sınıf geçecekti. İnsan bir yıllık muhasebesini yaparsa sınıfı geçmenin ne kadar zor olduğunu kendisi de anlar. Nedir bu muhasebe? Evvela imanını elinde tutmuş mudur, Kur’an’a karşı saygısını, onun hükümlerine karşı bağlılığını göstermiş midir? Evvele yıllık hesap bilançosuna bunu koyacak. Ondan sonra Kur’an’ın üzerinde hassasiyetle durduğu ahlak-ı Muhammedî’den bu yıl içerisinde neler kazanmıştır? Özellikle başkalarına ne yardım yapmıştır, kime el uzatmıştır, kime hangi sadakayı, infakı, hatta itayı, büyük çapta bir yardımı, yapabilmiştir? Bunların hepsi yıllık bilançoda hesaba katılacaktır. Kıldığı namazlardan, hakiki namaz olmasa da, taklit namaz da olsa, hangisinde daha ciddi olmuştur, hangisini umursamadan “kapkaç” yapmıştır. Düşünebiliyor musunuz, bir yıllık hesabınızı bir gözünüz önüne getirin, Cenab-ı Hakk’ın defterini açıp size göstermesine gerek yok, inanınız çoğu insan sınıf geçemez. 
İşte Berat kandilinin büyük hikmeti, sınıf geçemeyecek kadar zayıf kalmış müminlerin bu gece rahmet-i ilahînin coşması sonucu, yüz üzerinden bir, iki, üç, dört gibi ufak notlar almalarına rağmen sınıf geçme rahmetidir. Niye Cenab-ı Hakk herkesin aldığı notu kağıda yazmamış da, bu kadar zayıf ümmeti hatalarına rağmen sınıf geçirmektedir, bunun çok ince iki hikmeti vardır.
Birincisi, Ramazan geliyor, Cenab-ı Hak müminlerin eline bir vesika vererek onları Ramazan’a ulaştırmak istiyor. Cebinde bir karnesi, hüviyeti, bir pasosu olsun istiyor. Onun için bu gece büyük bir rahmet denizi coşturarak bir, iki, üç, dört gibi küçük notlar almış imtihan kağıtlarını dahi büyük rahmetiyle geçer nota çeviriyor. Berat gecesinin rahmet sırrı budur. Ama burada bir ince hikmet vardır, unutmayınız, kağıda hiçbir şey yazmamış adama geçer not vermez Allah (c.c.). Hiç değilse gayretiyle iki, üç, dört gibi ufak bir not alırsa, kendisini teraziye koyduğunda “Ben bu notla sınıf geçemem” diye üzülmekle birlikte, bilmesi lazım gelir ki, geçmez dediği bu imtihan kağıdına, Cenab-ı Hakk yüz üzerinden elli puan vererek sınıf geçirecektir. Berat kandili işte böylesine muhteşem bir rahmet ziyafetidir. İkinci hikmeti ise Fahr- i Kainat Efendimiz’in (s.a.v.) zayıf ümmeti için ind-i ilahîde yaptığı ricalar, dualar ve gösterdiği şefkattir. Fahr-i Kainat Efendimiz’in (s.a.v.) şefkat ve rahmet sembolü olan hususiyetleri, Allah (c.c.) tarafından bile “Sen ne rahim bir peygambersin” diye iltifat-ı ilahîye varan rahim hikmetleri, bizim böyle çok az miktardaki sermayemizi sınıf geçen bir nota çeviren ilahî bir rahmettir. 
Allah (c.c.) Miraç’tan sonra Efendimiz’e (s.a.v.) yaptığı sonsuz lütuflardan bir tanesini de Berat gecesi şeklinde tecelli ettirmiş, böylece Efendimiz’in (s.a.v.) gönlündeki arzuyu, zayıf ümmetin de sınıf geçmesi arzusunu yerine getirmek için, Cenab-ı Hakk rahmet musluklarını açarak notlarımızı onla, yirmiyle çarpmış.
İşte Berat gecesinin kıymetini, hususiyetini böyle bilip bundan dolayı da bir kez daha Efendimiz’e (s.a.v.) salat u selamlarla, salavat-ı şerifelerle, niyazlarla ve onun Ehl-i Beyt’ine, yakınlarına sıkı sıkı bağlanarak Efendimiz’e (s.a.v.) karşı şükranımızı bir kez daha göstermeliyiz. __________________________
Haluk Nurbaki

Bu haber 695 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum