Ortak derdimiz insanlığın hayri ve faydasıysa derin dondurucuların, kuvvetli zehirlerin gıdalarımızı ve eşyalarımızı dolayısıyla bizi nasilda sagliksiz hale getirdigini düşünüyorsak ve bunların olmadığı zamanlarda insanların neler yaptigini merak ediyorsak bu yazı  ebelerimden dedelerimden yada araştırmalarımdan öğrendiklerimi paylasmak isterim. Belki birinin işine yarar.
İlk önceliğimiz doğayı ve içinde bulunduğumuz kanunları kendimize uydurmaya çalışmak yerine biz doğanın kendisine uymalıyız.  Çünkü savaşırsak kazandığımızı zannetsek de uzun vadede kaybeden biz oluruz...
Köylerde bağ bahçe işlerinde ekimden hasada herşey ayın eskisinde yapılır. Hatta annem gun eskideyse daha güzel olur der yani aksama yakin saatler..
Koyunların keçilerin kırkımları ayın eskisinde yapılır, yün yapağı ve kılları güve yemez.
Ayın eskisinde kesilen hayvanin derisinden tuluk yapılmalı, deriye uygulanacak işlem de yine ayin eskisine denk getirilmeli. Kerestesini kullanacağınız ağacın ayın eskisinde kesilmesine önem vermelisiniz. Ki kurt kütüğün özünü yemesin. Yine yapılacak esyalar ayın eskisinde yapılmalı.
Bahar temizliklerinde yün yapağı pamuk eşyalarınızi ayın eskisinde yıkamalısınız güvelerle mücadelenizde sizi bir adım öne geçirir.
Gür sık ve sağlıklı saçlar için kesim ve kazıma işlemlerini yine ayın eskisinde yapmalısınız. Tam tersi istenmeyen tüylerin temizlenmesinde ayın yenisini tercih ederseniz tüyler zayıf ve seyrek çıkacaktır...
Ve uzar gider listemiz...
Verimli ürünler için ekim dikim hasadı ayın eskisinde yapıyoruz. Unutmayalım ki yaşam tecrübe aktarımıyla bize öğretiliyor. Büyüklerimizin rehberliğin de önceki kuşaklardan aktarılarak ve yenileri katılarak bize ulaştığını unutmayalım...
Dostca kalin...