Reklam

O kökü burada kalmış bir çınar belki de; Özkan Sümer

Her şeyden önce çok başarılı bir teknik direktör. Trabzon kentinin sokaklarında yarınların futbol profesörü olarak anılacağından habersiz şekilde tanıştı futbolla.

O kökü burada kalmış bir çınar belki de; Özkan Sümer

Her şeyden önce çok başarılı bir teknik direktör. Trabzon kentinin sokaklarında yarınların futbol profesörü olarak anılacağından habersiz şekilde tanıştı futbolla.

O kökü burada kalmış bir çınar belki de; Özkan Sümer
14 Ocak 2021 - 11:29

Kaynak

Trabzonspor futbol takımı
1968 yılında Kütahyaspor ile yapacakları maç için İstanbul’a gelmiş.

Kendi tabiriyle Trabzon’da doğan bir gencin 1950’li yıllarda dahi futboldan uzak olacağı pek mümkün değildi. Özkan Sümer’e göre Trabzon’da tüm çocukların futbola ulaşmak anlamında bir zorluğu olmuyordu. Sokaklar bu imkanı sunuyordu. Okullarda da futbol oldukça tercih edilen bir oyundu. Öyle ki o tarihlerde dahi futbol bu şehrin sokakları için oldukça kıymetliydi. En büyük problemin futbol topu bulmak olduğunu söylüyordu Sümer. Hayatla her daim kavgalı olan bu coğrafyada hemen her zaman mücadeleci kimlik ön plandaydı. Sümer ve arkadaşları bu zorluğu kağıt parçalarından hazırladıkları toplarla veyahutta teneke kutularla oynayarak aşıyorlardı. Futboldan uzaklaşmak, birleştirici bir güç olduğunu düşündüğü bu oyundan vazgeçmek onlara göre değildi.

Futbola İdmanocağı’nda kaleci olarak başlayan efsane isim dışarıdan görünen sert mizacının aksine nüktedan, güleç ve pozitif karakterli bir insan olmasının yanı sıra özeleştiri yapmayı da oldukça severdi. Nitekim futbola kaleci olarak başlamasına rağmen ilerleyen dönemde savunma oyunculuğuna evrilerek karakter değiştirmesine gerekçe olarak;
“Kalede epeyce hırpalandım çünkü büyüklerle de oynuyordum, çok hırpalandım” diyebilecek kadar alçak gönüllü ve açık sözlüydü.

Antrenör olmak için doğmuştu Özkan Sümer. Trabzonspor ve Karadeniz Bölgesi’nin ötesine geçerek ülkemizdeki teknik direktörlük metodolojisinin gelişmesine çok büyük katkılar vermişti. O dönem defanstan paslarla atağa çıkmanın üzerine kafa yoran, savunmadan hücuma geçiş metodları üzerine yoğunlaşarak ciddi zaman harcayan belki de tek isimdi. Yaşamının son döneminde dahi kişisel gelişime ve bilgi edinmeye olan açlığıyla tanınan Sümer 1980’li yılların başında yine bir yeniliğin öncüsü olmuş ve “Şok Pres” kavramını Türk futbol literatürüne kazandıran isim olurken, bu sistemle rakiplerine nefes aldırmayan baskın futbol anlayışını benimsemişti.

Özkan Hoca futbolun yalnızca teknik, taktik ve istatistiki kısmına kısıtlı kalmayı reddediyordu. Futbolun insan merkezli, sermayesi insan olan bir oyun olduğunu ve insan ilişkilerinin hatta daha da ileri gidecek olursak felsefe ve sosyolojinin bu oyunun %50’sini oluşturduğunu düşünüyordu.

Öyle ki milli takım oyuncularının günlük harcama limitlerinin kısıtlı olması sebebiyle iyi beslenemediklerini düşünen Sümer; oyuncuların beslenmelerine dikkat çekmek ve yön verebilmek için beslenme kitabı yazmaya dahi yeltenecek kadar farklı bir bakış açısıyla yaklaşıyordu bu sektöre. Bunun da ötesinde mesleğine büyük saygı duyan, insan yönetimi konusuna çok kafa patlatmış biriydi.

Organizasyonel ve yönetimsel konulardaki üstün aklının bir örneğide halen faaliyet gösteren Kulüpler Birliği’ni kurmuş olmasıdır. Futbolun sermayesinin insan oluşuna her fırsatta dem vuran Sümer aynı zamanda bu oyunun oldukça teknik bir sistem içerisinde planlanarak idare edilmesini savunuyordu.

Karşısındaki kişi ve kurumların büyüklüğüne olan saygısından ödün vermeyerek dik duruşlu tavrının yanında, doğru ve aslolandan asla ödün vermeyerek bir yaşam sürmesi çevresindeki hemen herkes tarafından takdir görmeye halen devam ediyor.

Trabzonspor’un ekonomik olarak olumsuz yönde seyretmesinin yanı sıra özgünlüğünden, kendi değerlerinden kaydığını düşündüğü bir dönemde camia içerisinden bir başkan adayı bulunamaması üzerine çevresinin de etkisiyle başkan adayı olan ve başkan seçilen Özkan Sümer antrenörlük kariyerine böylece noktayı koymuştu.

Aslolandan uzaklaşmış, iflasın eşiğinde bir kulübün lideriydi artık. Çok daha büyük bir işe soyunmuştu. Nitekim kulüp içerisinde ve o dönemki futbol ekonomisinin içerisinde yaptığı reform niteliğindeki hareketleriyle sevdası olan Trabzonspor’u şehrin ve oyunun gerçekleriyle ortak bir payda da buluşturarak yeni bir forma kavuşturmuştu.

Özkan Sümer bir müsabaka öncesi seremoni esnasında Trabzonspor tribününde.
Fotoğraf: Trabzonspor Kulübü

Bir müsabaka sonrası Fenerbahçe ve Trabzonspor kulüplerinin Profesyonel Disiplin Kurulu’nun (PFDK) almış olduğu kararla verilen saha kapatma cezalarının ardından, siyaset ve medyanında baskısıyla Tahkim Kurulu’nun Fenerbahçe’nin saha kapatma cezasını iptal etmesi üzerine ortada bir adaletsizlik olduğunu düşünmüştü. Akabinde kulübünün çıkarlarını ve hakkını savunamadığını, bununda bir başarısızlık olduğunu düşünerek farkındalık uyandırması adına kulüp başkanlığından istifa ederek yine dik bir duruş sergiliyordu. İlerleyen süreçte bu kararından dolayı yaşadığı pişmanlığı “Belki de kendime biraz daha düşünme fırsatı vermiş olsaydım istifa etmezdim. Mücadelemi farklı bir yolla sürdürmeyi denerdim. Çünkü istifa kararımın sonrasında kulübüme zarar verdiğimi gördüm” diyerek dile getirecekti.

Her ne kadar Konyaspor, Trabzonspor, Milli Takımlar, Galatasaray, Denizlispor, Samsunspor, Mobellaspor gibi kulüplerde teknik adam/antrenör olarak görev yapmışsa da onun esas işi altyapı antrenörlüğü ve çok dahası altyapı koordinatörlüğü idi. Nitekim onun bir araya getirerek antrenörlüğünü yaptığı genç takımlardan ülke futboluna damga vuran çokça isim çıkmıştı.

Bu coğrafyanın gençlerine verdiği önemi “Değer vermediğin bir şeyin değer üretmesi mümkün değildir” ifadesiyle özetliyordu adeta.

Özkan Sümer ve yardımcısı Sadi Tekelioğlu’nun Türk futboluna kazandırdığı Tugay Kerimoğlu’nun da aralarında bulunduğu genç takım. (Fotoğraf: @TSFormalari61)

Özkan Sümer futbolun evrensel bir oyun olduğu görüşündeydi. Nitekim 2007 yılında bir dönem Karadeniz Teknik Üniversitesi Kadın Futbol Takımı’nda forma giymiş, takımın kapanmasının ardından kulüpsüz kalan Zeliha Şimşek ile birlikte sezon başlangıcına yalnızca 6 hafta kala Trabzonspor Kadın Futbol Takımı’nı kurması da bunun oldukça değerli bir ispatı niteliğindeydi. Takım ilk sezonu olan 2007-2008’de Türkiye Kadınlar 1’inci Ligi’ne davet edildi. Hemen sonraki sezon şampiyon olan Trabzonspor Kadın Futbol Takımı adeta tarih yazarken elbette bu başarıda Özkan Hoca’nın payı yadsınamazdı.

O kökü burada kalmış bir çınardı belki de. Yaşadığı ve futbolla geçen ömrü boyunca otoriteler tarafından çıkmazlara girilen, acabalarla boğuşulan, çıkar yolu ararken kaybolmuş kimselerin imdadına yetişen akil bir çözüm insanıydı. Bilgi, birikim, tecrübe ve fikirlerini her daim Trabzonspor ile paylaşan, Trabzonspor’u hayatının her anında yaşayan ve yaşatma gayretinde olan Özkan Sümer; yöneticiden sporcuya hatta yeri geldiğinde taraftara insan merkezli ve etik yaklaşımı ile yine Trabzonspor başta olmak üzere birçok camianın el feneri niteliğindeydi. Türk futbolu özellikle de Trabzonspor camiası ne yazık ki el fenerini kaybetti…

Fotoğraf: Trabzonspor Kulübü

Futbol bilgesi, TÜFAD Onursal Başkanı Özkan Sümer 20 Kasım 1940’da hayata gözlerini açtığı bu dünyaya
22 Aralık 2020 tarihinde kanser tedavisi gördüğü Karadeniz Teknik Üniversitesi Farabi Hastanesi’nde veda etti.
Ülkemizde birçok alanda imzası olan, adına kitaplar yazılan koca çınarın bir belgeselinin dahi olmayışı ise bizlerin ayıbı olsa gerek.

Biz onu nükteli çıkışlarıyla anımsarken tebessüm etmeye, kararlı ve zamanın ötesindeki düşünce yapısını ise örnek alarak yaşatmaya devam edeceğiz.


 


Bu haber 1894 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum