2024 YILI EKONOMİDE NE GETİRİR NASIL ÇÖZÜLÜR
Reklam
Erdal Alkış

Erdal Alkış

Yansıma

2024 YILI EKONOMİDE NE GETİRİR NASIL ÇÖZÜLÜR

23 Aralık 2023 - 09:20


 
Ülkemiz çok partili dönemden itibaren ekonomi, “bilimsel temel kaidelere göre planlanmadan” verileri politik menfaatlere alet edilerek yönetilmiştir. Bu durumun muhalefet tarafından kullanılmasına rağmen iktidara gelen her parti bu hatayı yapmaya devam etmişlerdir. Bu duruma istisna 2 dönem bulunmaktadır. Birincisi Özal döneminin ilk 3 yılı, ikincisi de Ak Parti döneminin ilk 5 yılıdır. Bunun dışında kalan tüm zamanlar ya siyasi menfaatler ya da kötü yönetimler nedeniyle krizlere neden olmuştur.
 
Bu durum ülkenin iktisadi gelişmesinin dışında sosyal bakımdan da kötü etkilenmiştir. Yani; sanayi, eğitim, tarım, hayvancılık, bilim, sanat, spor vs. kendisini geliştirememesi bu kötü ekonomi yönetimi temel faktör olmuştur.
 
Neredeyse her 5-10 yılda bir yaşanan büyük krizler enflasyonist sisteme neden olmuş, bu da yukarıda bahsettiğim diğer tüm alanlarda da gelişime maalesef engel olmuştur.
Bu durumu birçok siyasi ve otorite aslında veciz sözlerle anlattıkları olmuşsa da farklı diğer etkenlerden dolayı unutulmuştur.
 
Bunun dışında bu duruma sebep olduğu bilimsel verilerle de kanıtlanmış olan; farklı erklerin toplum üzerinde kurdukları baskılar, korkular ve özgürlük alanlarının, fikirsel aktivitelerin kısıtlanması ile mevcut yapının değişimine engel olunmuştur. Bu sonuç da ekonominin kötü yönetilmesine eş değer sayılabilecek olumsuzluklardan birisi olarak yakın tarihimizde silinmeyecek şekilde yer almıştır.
 
Özellikle son 10 yılda yapılan bazı hatalı reformlar tabiri caizse “suyu tersine akıtma” şeklinde bir test (deneme) şeklinde uygulandığına şahit olduk.
Bu uygulamaların hızlı etkisini kısmen azaltan ve etkisinin daha uzun zamana yayılmasına neden olan özel sektörün geçmiş dönemdeki tecrübeleri ve dünyaya açılma çabaları olmuştur. Aksi halde bahsettiğim suyun tersine akışına piyasalar da katılsalardı bu kriz çok daha kısa zamanda büyür ve katlanılamaz hale gelirdi. Bu durum aslında bizim için önemli bir şanstır. Zira ülke yöneticileri özel sektörün bu çabalarını anlamaya çalışsalardı belki hata daha erken fark edilecek ve kısa zamanda toparlama imkânı da sağlayabilecekti. Ama bu olmadığı gibi yapılan çalışmaların dışında yapılan hiçbir uyarı bile dikkate alınmadığını görmekteyiz.
 
Bunun nedenlerine girmeyeceğim. Zira o konu beni aşar.
Ortaya çıkan durum tarihin en büyük ekonomik sorunu ile karşı karşıya getirdiği gibi neredeyse 1980 yılının ekonomik değer hacmine gerilemiş olduk. Bunun global nedenlerin etkisini de unutmamak lazım. 2020 de başlayan Pandemi bütün dünyada ekonomiyi allak bullak ederken onların yaşadığı kriz bizde devasa deprem etkisi yarattığı da bir başka gerçek.
Ancak dünya bu Pandemi krizini çok iyi değerlendirerek, geçmiş 100 yılda yaşananlardan çıkardığı derslerle hayatları felaket olmadan kurtulmasını sağlamışlardır. Son 50 yılda %1-2 enflasyonu bile görmeyen ülkeler birden 4-5 hatta 9-10 % enflasyon oranlarını daha da artmadan %1-3 arasına indirdiklerini görmekteyiz.
 
Bizde neden bu yapılamadığı ile alakalı internete girebilen herkesin Google da basit bir aramada yüzlerce yazılmış makale bulabilirler. Bunları gerek görenler araştırıp okuyabilirler. Ondan dolayı ben o konuya girmeyeceğim.
Bizde seçimlerden sonra kurulan hükümet kısmen geçmişle bu konuda hesaplaşmak istediği izlenimini ortaya koymaya çalışmaktadır. Bazı isimlerin özellikle öne çıkarılması toplumda bir mesaj olarak algılanmış ve daha fazlasının yapılması için halkın hükümeti desteklediğini de söyleyebiliriz. Ancak yaşanan ekonomik krizin derinliğinin ileride nasıl tezahür edeceğini ancak yaşayarak anlayabileceğiz. Çünkü atılan adımların yetersizliğini biz ülkede yaşayanlar anlamasak ve okuyamasak da yabancıların hamleleri ve söylemleri bunu ortaya koymaktadır. Hala dünyada dikkat çekemediysek eksikliklerin olduğunu söyleyebiliriz.
 
Bunun dışında özellikle bürokraside parlak kişilerin mi yoksa parlatılmış kişilerin mi göreve getirildiği konusunda hala ciddi soru işaretleri bulunmaktadır. İcraatlar, söylem ve eylemler, davranışlar maalesef bu konuda çok iyi sonuç çıkarmamaktadır. 3 ay sonra yerel seçimlerin olması her ne kadar parlatılmış olan bu bürokratların görevlerini o zamana kadar sürdüreceklerini öngörebiliriz. Zira 20 yıldır alışageldiğimiz durum her ne kadar bekleneni vermese de “dere geçerken at değiştirilmez” kuralına çok sadık bir hükümet olduğunu da unutmamalıyız.
 
Peki seçimden sonra ne beklemeliyiz?
İşte asıl bilinmezlik burada yatıyor.
Ülkemiz yüz yılın deprem felaketinden çıktığını, tarihin en büyük ekonomik sorunlarını yaşadığını, tarım ve hayvancılığın bu ekonomik nedenlerden dolayı çok büyük darbe aldığını, global küçülmelerden dolayı ihracatımızın azalma ihtimali, üterim maliyetlerinin artması vs. gibi nedenler maalesef ekonomi yönetiminin çok daha kaliteli insanlar ve kaliteli çözümler ile çalışmasını gerektirmektedir. Benim gözlemim yukarıda da söylediğim gibi çok şey beklediğimiz bazı önemli bürokratların PARLAK OLMADIĞI GİBİ PARLATILMIŞ/PARLATILMAYA DEVAM EDENLERDEN olduğu endişesini ve uyarısını yapmak umarım yanlış anlaşılmayacaktır. Benim yanılmam beni üzmez. Aksine beni sevindirir…
 
Bunun yanı sıra Ekonominin matematik dışında bir o kadar doğrudan ilintili olan adalet, hukuk, güvenlik gibi konuların da eş zamanlı cesur, liyakatli ve birikimli bürokratlar tarafından icra edilmesi çok önemlidir. Bu konuda atılan bir adım olup olmadığını kamuoyunun gözlem ve algısına bırakıyorum. Şayet bu da olursa o zaman artık düzelmenin zemini oluşturulmuş olacaktır.
 
Bunun hemen akabinde şunun yapılması gerekecektir.
Olağan üstü şartlar sadece olağan şeylerle değiştirilemez. Şu anda yaşananların olağan üstü durumlar olduğunu artık bilmeyenimiz yoktur. O zaman oluşan alt yapının üzerine OLAĞANÜSTÜ ÖNLEMLERİN hemen alınması ve cesaretle uygulanması gerekmektedir. Yani enflasyonu ve ekonomik daralmayı ortadan kaldıracak çok etkin hamleyi yapmak gerekecektir. Daha önce hazırladığım bu yolu şu linkten okuyabilirsiniz. https://erdalalkis.blogspot.com/2020/04/ekonomik-milat-2020.html
 
O zaman 2024 yılı Temmuz-Ağustos itibariyle hızla düzelmeye başlayacağını göreceğiz.
Yapılmazsa ne olur? İşte onu burada yazmak bile bana zul gelir. Ne rakamsal olarak ne de sosyal olarak izahı olmayacak sonuçları ne biz ne de çocuklarımız görsün istemem. 18 yaşını doldurmuş her genin (18-45 arası) yarısı kendisinin geleceğinden endişeli olduğu için (bu konuda çok fazla kamuoyu araştırması internette bulunmaktadır) yurt dışına gitmek istemesinin önündeki tek seçenek onlara bu güveni sağlamak ve yaşadığımız zorlukları bir an önce bitirmek zorundayız.
Ülkemizin toprakları çok verimlidir. Çok basit makro planlarla kendi kendine yetebilen bir ülke olabiliriz. Sadece 4-5 sektörde basit hamlelerle her birisinden yıllık 100-200 milyar usd katma değer sağlanabileceğini herkes biliyor. Mesela Tarım ve hayvancılık; Turizm, Tekstil, Yan sanayi, Bilişim gibi yetenekli olduğumuz sektörleri CESUR, YETENEKLİ, LİYAKATLİ, VATANSEVER bürokratlar tarafından yönetilmesi durumunda dış ticaret fazlamız neredeyse 2 kat fazla verebilecek bir imkana sahibiz. Bunu yapabilecek çok fazla insan vardır. Yeter ki ötekileştirmeyelim ve liyakatli insanların önünü açalım. Bu şekilde 2024 baharın kapısı, 2025 de mutluluğun ve başarının mührünü vurduğumuz bir yıl olacaktır. O zaman dışarı gönderdiğimiz beyinler akın akın ülkeye geri dönecek ve şahlanışa katkıyı taçlandırarak devam edilecektir.
 
Bu benim hayalim… Ya da rüyam. Umarım gerçekleşir.
 
Bu vesile ile Cumhuriyetimizin 100. yılını da kutladığımız ve kâbus gibi geçen 2023 ten sonra yeni yılda huzur, sağlık, adalet ve başarı dolu gelmesini en içten duygularla diliyorum.
       
 

Bu yazı 464 defa okunmuştur .

YORUMLAR

  • 0 Yorum