ŞÜKRÜ KULEYİN VE BİÇARE HAMİD

Şükrü Kuleyin abinin “Biçare Hamid” isimli kitabını dikkatli bir şekilde, her cümlesine yoğunlaşarak ve birçok yerin altını çizerek özenli bir şekilde okudum. E madem okudum, o zaman kitapla ilgili düşüncelerimi siz dostlarımla da paylaşayım istedim.

Lafı hiç eğip bükmeden direkt söyleyeyim, Şükrü Abi bu kitabı ile hemen herkesi tam ters köşe yapmış.

Malum hayatın her alanında olduğu gibi Abdülhamid Han konusunda da ülkemiz Diyarbakır karpuzu gibi ortadan ikiye bölünmüş durumda.

 “Ulu Hakan Cennet Mekan Abdülhamit Hancılar” bir grup. (Bir insanın cennete gidip gitmeyeceğini Peygamberimiz bile bildiğini iddia etmezken, bu insanların kimin cennete gidip gitmeyeceğini nereden biliyor o ayrı bir tartışma konusu…)

Bir diğer grup ise “Kızıl Sultan Abdülhamitciler.” Bu kesimin Abdülhamit’e bakışını anlamak için yerli eserler okumanıza gerek yok, Fransızlar ve Ermeniler Abdülhamit’e nasıl bakıyorsa onlar da aynı hatta daha kötü gözle bakıyor. Bu adam hiç iyi bir şey yapmamış, hatta tüm kötülüklerin kaynağıymış gibi…

Şükrü Kuleyin her iki kesime de “Kusura bakmayın, ne Ulu Hakan ne de Kızıl Sultan, elinden geleni yapmış biçare bir adam vardı” diye itiraz etmiş. Ama sadece itiraz edip bırakmamış, belgeleri ile de ortaya koymuş.

Kitapta benim en beğendiğim nokta Ulu Hakancılar ile Kızıl Sultancılar ne der diye düşünmeden, bilginin, tarihi verilerin ve dönemin ruhu ile olaylara bakmanın hakkı verilerek, hissilik ve tarafgirlikten ve daha karşıtlıktan uzak bir yaklaşım ile Abdülhamit’e bakılmış.

Kuleyin ne yermeye çalışmış, ne övmek ve yüceltmek için uğraşmış, gördüğünü çalan dürüst bir hakem gibi fotoğrafı çekip önümüze koymuş. Bunu yaparken de masa başı, kulaktan dolma bilgiler ile yetinmemiş, ciddi bir araştırma yapmış, kaynakları taramış, konuyla ilgili yüzlerce kitap ve makaleyi süzmüş ve süzdüğü balı biz okuyuculara sunmuş. Kitap ciddi bir çalışma ürünü, çok emek verildiği ve ciddi mesai harcandığını okurken her sayfa sonunda gördüğünüz dipnotlarından anlıyorsunuz.

Altını çizerek bir kere daha vurgulamak istiyorum. Abdülhamit’i sadece biyografik ve kişisel özellikleri ile değil, yaşadığı dönemin önemli olayları ve aktörlerini de göz önüne alarak bütüncül bir şekilde okumak istiyorsanız, “Biçare Hamid” kitabı kesinlikle doğru seçim olur.

Kitap birçok ezberi bozuyor, doğru bilinen birçok yanlışı, yanlış bilinen birçok doğruyu ortaya koyuyor. Filistin’den bir karış toprak verilmiş mi verilmemiş mi, İngiliz sefiri ile ne görüşülmüş gibi küçük bir kesimin bildiği ama büyük kesimin kulaklarını tıkayıp duymak istemediği doğruları Şükrü Kuleyin kulaklara ve vicdanlara haykırmış. Bu haykırıştan rahatsız olanların da olacağı muhakkak.
Hülasa ister Ulu Hakancı ister Kızıl Sultancı olun, kesin olan bir şey var, o da kitabın ezberlerinizi bozacağı.

 “Biçare Hamid” Sahi niye böyle demiş Şükrü Kuleyin hiç merak ettiniz mi? 
Eğer merak ediyorsanız, kitabı okuyun derim.
“Okumak öğrenmek değil ezberlerimi tekrarlamak ve slogan atmak istiyorum diyenler”, kendinizi okuyarak yormayın, siz slogan atmaya devam edin.

“Atası Türk Atatürk” kitabından sonra “Biçare Hamid” eseriyle kültür ve edebiyat dünyamıza yeni değerler kazandıran Şükrü Abiyi tebrik ediyor, üçüncü eserinin ne olacağını şimdiden merak ve sabırsızlıkla bekliyorum…