Timaş Yayınlarının kurucusu, yazar ve mütefekkir Hekimoğu...
Reklam
Konuk Yazar

Konuk Yazar

Gündemin İçinden

Timaş Yayınlarının kurucusu, yazar ve mütefekkir Hekimoğu İsmail'in vefatının birinci yılı ...

16 Ocak 2023 - 11:36

Recep Şükrü Apuhan

Üçü hariç bütün kitaplarımın yayınlandığı Timaş Yayınlarının kurucusu, yazar ve mütefekkir Hekimoğu İsmail'in vefatının birinci yılı bugün. Kendisini sevgi, saygı ve hasretle anıyorum.
Hekimoğlu İsmail, kendisini yakından tanıyacak herkesin yürekten seveceği, hayranlık duyacağı yüksek bir karakter, bağımsız bir kimlik, kimselere benzemez bir kişilikti. Kimlerin ne yaptığıyla, ne söylediğiyle fazla ilgilenmez, kilitlenmiş olduğu hedefine doğru yürümeye çalışırken başında hareketlenecek caddeler dolusu laf kalabalığı ihtimalinden memnun olmazdı. "Cahil, okumaz, araştırmaz, şunu veya bunu beceremez, biri diğerleri ile bir araya gelip bir iş başaramaz, ortak iş yapamaz Müslüman.. " algısına duyduğu öfkeyle hayatını bu algıyı değiştirecek bir cevap olarak hazırlamıştı. Hedefi, bu cevabı çoğaltmaktı. Kendisine kim hangi "Kanaat önderi" hakkında bir soru sorarsa "Benim Hocamdır" der geçerdi. Bu kadar farklı hocalara sahip başka bir kimseyi görmeniz belki imkansızdı! Lafı uzatmak isteyen herkes ondan şu sözü duymuştur: "Su alan gemilerden donanma olmaz. Siz önce kendinizi su almayan bir gemi yapın."
Birçok genç onu "Sağlam bir din âlimi" sayar, fetva almaya gelir, o da "Bir müftüye gitmelisiniz kardeşim." cevabını verirdi. Ancak küçük bir yorumun zihin açıcı bir faydası olacağına çok inandığı bir anda o küçük yorumdan kaçınmazdı. Birkaç genç sormuştu bir gün:" Mübarek gecelerde nasıl ibadet edelim?" Sonrası şöyleydi:
-Siz ne okuyorsunuz?
-Matematik.
- Öyleyse siz mübarek gecelerde iki saat fazla matematik çalışın.
Birinin sanat, fikir cephesindeki bir yanlışlığını eleştirme zarureti doğmuşsa, Hekimoglu İsmail, o kişinin bütünüyle olumsuz yaftalanması ihtimalinden rahatsız olur, sözlerinin hemen ardından "Bindiği arabayı çarpan şoför çok olur." veya " Her günah sarhoş etseydi hiçbirimiz ayık gezemezdik." gibi cümleler kurardı. Kalpleri ve görüşleri sertleştirecek her tavır onun için incitici, zararlı ve hatta tehlikeliydi. Özellikle devlet kurumlarının itibarına çok önem verirdi. Bir hayli zararlarını gördüğü insanlardan bile öyle bir dikkat ve özenle bahsederdi ki karşınızda devletin bir numaralı yöneticisi veya çok kıdemli bir yüksek bürokratı var zannederdiniz.
Karakteri gibi sorumluluk duygusu da çok yüksekti. Ünlü bir kadın romancımızın kendisinden yardım isteyen mektubu geldiğinde tesadüfen oradaydım. Hemen ilgilileri çağırmış, talep edilenlerin beş mislinin derhal hazırlanması talimatını vermişti ve tabii öyle de yapılmıştı.
Bir ara bir hapishane macerası da oldu. Bu maceranın kişisel öyküsünden ancak birkaç küçük parça dinlemişizdir ondan. O da özellikle açılmış bir bahis olmamıştır. Oysa iyi bir "Propoganda" fırsatıydı ve eminim bu aklından bile geçmedi.
Hekimoglu İsmail kendini yetiştirmiş, yıllar boyu kendine emek vermiş biriydi. Bir ziyaretimde söz nasılsa Yakup Kadri'ye geldi. Ben içimden onu da bilemezsin ya diye geçirirken ondan şahane bir Yakup Kadri konferansı dinledim. İngilizcesini oldukça ilerletmiş, işsiz kalabileceği günleri düşünerek kamyon ehliyeti almıştı.
Dikkat çeken bir özelliği de ezberinde çok sayıda şiir olmasıydı. Karşılaştığımızda belki bir küçük ikram da olarak hemen Atsız'dan bir şeyler okuduğu olurdu. Zannederim o da benim gibi Atsız'ın karakterini seviyor, bu yönden ona yakınlık duyuyordu. Zarif adamdı Hekimoğlu İsmail. Bir yazısında benden bahsederek "Çok milliyetçidir." demişti. Bunun anlamını ikimiz de biliyorduk. Eşsiz zarafet. Postacı yemek saatinde gelmişse yemek yedirmeden bırakmayın diyen zarafet. Aklıma geldikçe içimi titreten asalet.
O başımızın belası önyargılar yüzünden, hukuklarına, varlıklarına yürekten saygı duyduğu "Geniş ve farklı" kitleler tarafından tam ve doğru tanınamadı. Bu ne kadar üzücüdür.
Saf dindarlığın ve onun mücadelesinin son temsilcisi olarak, bir devri kapatarak, bir ömür mâmur olmasına çalıştığı yuvasına doğru uçup gitti. Eminim ki orada huzurludur. O huzuru hak ettiğine, biz hak etmeden şahitlik ettik. Allah rahmet eylesin, mekanın cennet olsun, ruhun şad olsun abi

Bu yazı 410 defa okunmuştur .

YORUMLAR

  • 0 Yorum

Son Yazılar