Reklam

Biyologlar taş ocağının zararlarını yok sayamaz!

Ankara’nın Beypazarı ilçesine bağlı Doğanyurt köyünde özel bir firma tarafından açılmak istenen Kalker ocağı ve kırma eleme tesisi için Ankara Üniversitesi öğretim üyesi 4 akademisyen bilimsel mütalaa raporu hazırladı.

Biyologlar taş ocağının zararlarını yok sayamaz!

Ankara’nın Beypazarı ilçesine bağlı Doğanyurt köyünde özel bir firma tarafından açılmak istenen Kalker ocağı ve kırma eleme tesisi için Ankara Üniversitesi öğretim üyesi 4 akademisyen bilimsel mütalaa raporu hazırladı.

Biyologlar taş ocağının zararlarını yok sayamaz!
21 Nisan 2021 - 13:34

Proje sahibi Yusuf Ağa Mad. İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti. tarafından talep edilen 100 sayfalık raporda, özetle “Planlanan kalker ocağı ve kırma eleme tesisinden ziyade yerleşim alanlarının korunan alanlara olan yakınlığı nedeniyle yaratacağı Antropojen (insan kaynaklı) etkiler daha önemlidir. Proje alternatifleri ve kar-zarar ilişkisi de düşünülerek yapılması planlanan Kalker ocağı ve Kırma Eleme Tesisi Projesinin mevcut ekosistemler ve biyoçeşitlilik üzerine geri dönüşümsüz bir etki yaratmayacağı öngörülmüştür” ifadelerine yer verildi. 1

Projeyle ilgili ÇED raporunun önemli bir kısmını oluşturan ve açılması planlanan kalker ocağının ekosisteme ve çevreye olan etkisinin değerlendirildiği raporun ardından ise projeye Mayıs 2020’de ‘ÇED Gerekli Değildir’ kararı verilmişti.

Söz konusu raporda imzası bulunan Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Latif Kurt, rapor için ekstra bir ücret almadıklarını belirterek, “Tarafımızdan hazırlanan rapor ‘uzman görüşü’ kapsamında olup, yazdığımız her görüşün sonuna kadar arkasında olduğumuzu ve özellikle onay makamı olmadığımızı önemle belirtmek isterim” görüşünü dile getirdi.2

'Biyoloji yok eden değil, yaşatandır'

Türkiye’de çevre üzerindeki olumsuz etkileri kaçınılmaz olan birçok projede benzer şekilde raporların yazılması, bilimsel görüşün yıkıcı girişimlere onay ürettiği eleştirilerine neden oluyor. Türkiye Tabiatını Koruma Derneği (TTKD) Bilim Danışmanı ve SDÜ Eğirdir Su Ürünleri Fakültesi Emekli Öğretim Üyesi Dr. Erol Kesici de Ankara Üniversitesi’nin döner sermaye birimi üzerinden hazırlanan raporu eleştirerek, “Biyoloji yok eden değil, yaşatandır” ifadelerini kullandı.

Günümüz dünyasında insanlığın büyük ölçüde petrol, kömür ve doğalgaz gibi tükenmeye mahkûm enerji kaynaklarına bağımlı olduğuna işaret eden Kesici, buna karşın canlı doğal varlıkların kendini yenileme özelliğine sahip olduğunu belirterek, “Bu nedenle biyolojik zenginlikler, bir ülkenin, dünya çapında da insanlığın en temel doğal kaynaklarını oluştururlar. Günümüzde bilim yoluyla doğayı daha iyi anladıkça, doğaya bir dost gibi yaklaşmanın insanlığın geleceği açısından daha yararlı olacağını öğreniyoruz” dedi.

İnsanların gelecekte yeryüzünde gerçekten insanca bir yaşam sürdürebilmelerinin büyük ölçüde biyolojiye bağlı olduğuna vurgu yapan Dr. Erol Kesici, “Biyolojik sistemlere müdahale ederken çok dikkatli olmalıyız. Sistemin öğeleri arasındaki ilişkileri, etkileşimleri iyice anlamaya çalışmalıyız. Kalker ocağının çevreye vereceği zararların biyologlar tarafından yok sayılması kabul edilemez. Canlı doğal kaynakları tükenmiş bir yeryüzünde bırakınız kalkınmayı, insanın yaşamını sürdürmesi bile mümkün değildir. Biyoloji yaşatır. Doğaya düşman gibi değil, dost gibi bakabilen bireyler için eğitim verir, öğretir. Öğrencilerine ne derler, nasıl bakarlar yüzlerine?” görüşünü dile getirdi.

Mesleğine 50 yıl emek vermiş bir Biyolog olarak görüşlerini ifade ettiğinin altını çizen Dr. Erol Kesici, “Bir bölgede doğal dengenin bozulup bozulmadığını değerlendirebilmek için, önce o bölgede hangi canlı popülasyonların bulunduğunu, nasıl etkileştiklerini bilmek gerekir. Ancak bundan sonra o canlı popülasyonlardaki değişmeleri izleyerek doğal dengenin bozulup bozulmadığını söyleyebiliriz. Biyoloğun işi ekonomi ya da ücret değildir. Hangi ücret, hangi ekstra? Konu bu değil, ilke. ‘Ekonomi ve ekoloji’ derseniz; biyologun işi değildir bu! Kalker ocağı ve kırma eleme tesisinin çevreye vereceği zararların biyologlar tarafından yok sayılamaz. Biyolog, ‘tencere dibin kara’ örneği veremez” dedi.

'Öyle uzmanlar var ki şaşırıyoruz'

Ankara Üniversitesi bünyesinde söz konusu raporu yazan isimlerden Prof. Dr. Latif Kurt’un “Artvin ve Kaz Dağlarındaki gibi büyük gruplara karşı verilen doğa mücadelesinde sesi çıkmayanların, Doğanyurt’taki, tamamen bilimsel kriterler göz önüne alınarak ulusal ve uluslararası mevzuatta belirlenen ‘teknik kriterler’, ‘eşik değerlere’ ve ‘sürdürülebilir çevre ilkeleri’ doğrultusunda hazırlanan bir rapor ile ilgili asılsız iddiaları ayrıca manidardır” ifadelerine de değinen Kesici şunları dile getirdi: “Tamamen uzman görüşüymüş. Öyle uzmanlar var ki, şaşırıyoruz. Sizin uzman görüşünüz onay makamının işine yarıyor mu? Onay makamı o kalker ocağı için uygun görüş verince bunu kim onaylamış oluyor?”

Bu haber 424 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum