Reklam

SONSUZA KADAR

BİR Delikanlı Askeri Deniz Lisesini kazanır ve Heybeliadada okula başlar... Bu arada tanıştığı o Çanakkaleli kıza aşık olmuştur. Okulla beraber aşkını büyüterek geliştirir. Arada mektuplaşmalar yazışmalar ve gün gelir okul biter. Deniz Harp Okulunu da bitiren delikanlı artık Teğmen olmuştur.

SONSUZA KADAR

BİR Delikanlı Askeri Deniz Lisesini kazanır ve Heybeliadada okula başlar... Bu arada tanıştığı o Çanakkaleli kıza aşık olmuştur. Okulla beraber aşkını büyüterek geliştirir. Arada mektuplaşmalar yazışmalar ve gün gelir okul biter. Deniz Harp Okulunu da bitiren delikanlı artık Teğmen olmuştur.

SONSUZA KADAR
15 Eylül 2021 - 09:21

Nezahat GÖÇMEN profilini gör
 

Nezahat GÖÇMEN


Yine her zaman buluştukları kır kahvesinde buluşmak için randevulaşırlar. Önce delikanlı gelir sonra da genç kız. Genç kız geldiğinde delikanlının yüzü düşmüş,suratı asık onu beklemektedir. Genç kız bu suratı hiç beğenmemiştir. Ayrılık vakti geldi diye düşünerek hazırlamıştır kendini. Önceki buluşmalarda ki o heyecan o sevinç artık yoktur delikanlıda...
Usulca yanına yaklaşır ve "Hoş geldin" der. Kuru bir "sen de hoş geldin" diye aldığı cevap iyice hüzne boğmuştur genç kızı. Artık bu aşkın sonuna geldiğini düşünerek sorar;
- Senin bir sıkıntın mı var?
- Evet!
- Hadi söyle o zaman, her şeye hazırlıklıyım.
- kızgın bir ifadeyle Yaa beni bir denizaltıya verdiler, der genç...
Genç kızın yüzünde ufak bir tebessüm oluşur artık rahatlamıştır. Sorunun kendisi değil işi gereği denizaltı olduğunu duyunca içinden bir ohh çeker.
- Ne var bunda? Bunca insanlar var ekmeğini bu yolla kazanan diye sorar genç kız.
- Yaa öyle deme, iki gözüm biz denizciler gemideyken sevdiklerimizle haberleşemiyoruz, En çokta buna üzülüyorum seninle belkide aylarca haber alamayacağım söylesene seninle denizaltıdan nasıl haberleşeceğiz? Der
delikanlı üzgün ve mahcup bir titrek ses tonuyla genç kıza;
- İstersen ayrılalım!
- genç kız
Keskin ve kesin bir sesle Hayır asla. Ben seni Dün ve bugün için sevmedim ben seni yarın vede yarınlar için sevdim bırakmam, diye cevaplar .
Delikanlı
beklemediği bu cevabı alır alınca içinde tarifi imkansız fırtınalar kopar heyecanlanır ve sandalyaya koyduğu paketi alıp kıza uzatır.
-Lütfen Sana armağan olarak getirdim kabul et.
Kız hiç beklemediği bu haber üzerine kalbi Neredeyse duracak gibi olur hızla atmaya başlar.ve içinde yüzük olduğunu tahmin ettiği paketi heyecanla açar ama şaşkınlıktan duraklar. Paketin içinde bir fener ve mors kitabı bulunmaktadır. Kız biraz kırgın birazda titrek bir ses tonuyla ve şaşkınlıkla yine sorar ;
- Bunlar da ne? Sen benimle alaymı ediyorsun der
-Genç
Kıza sana Şöyle izah edeyim biz Çanakkale boğazından denizaltı ile çok geçeceğiz ve geçişlerimiz hep yüzeyden olur. Sen de fenerle mors alfabesini kullanarak
sana haber verdiğim zamanlarda yazışırız. Olmaz mı?
- Genç kız biraz isteksiz birazda hayal kırıklığının verdiği üzüntülü bir sesle Bunlarla mı yazışacağız? diye sorar yeniden.
-delikanlı İstemiyorsan ayrılalım, der .
- gençkız Yok hayır, , Ayrılık yok,der, diye yineler delikanlıya. Döner biraz bana öğret o zaman nasıl kullanıldığını der
Ve mors alfabesi üzerinde çalışmaya başlayıp . Tüm detayıyla öğrenip ve kullanılabilecek hale gelir gelir.
Bir kaç gün sonra haber gelir delikanlıdan. Gelen mesaja göre 5 gün sonra gece saat 01:00 de geçeceğini ve kendisine mesaj yazmasını kendisinin, de ona mesaj yazacağını iletir. Gençkız söylenen zaman ve saatte pencerede hazır bekler. Geliboluda denizaltı denizden süzülerek geçerken,çevrenin zifiri karanlığında, uzaklardan bir yerden yanan ışık pırıltılarını fark eder güvertedeki komutan ve diğer subaylar...İçlerinden birisi ;
- Bakın bakın ilerden bir yerden ışık yanıp sönüyor, diye dikkat çeker.
- Çabuk okuyun bakalım ne diyorlarmış diye emir verir komutan. Subaylardan biri heceleyerek okur ;
- Se- ni -se- vi -yo -rum....
- ''Bu ne der komutan.
Hemen yanında duran delikanlı Teğmene ;
- Efendim, o benim konuştuğum bi kızdı, der En mahcup haliyle.
- teğmen ''Ne iş oğlum bu?''diye sorar
- Efendim ben ona mors alfabesi ve fener hediye etmiştim ve ben geçince bana yazarsın diye demiştim işte o, diye cevaplar delikanlı Teğmen.
- ''aferin oğlum! Değip başını okşar Desene biz bunca zaman boğazları hep boş geçmişiz.''der
- Delikanlı teğmene
İzin verir misiniz komutanım ben de bir mesaj yazayım ?
Komutan - Neyle?
Delikanlı efendim - Cep fenerim var komutanım, der delikanlı teğmen.
-''ne feneri,yavrum aç projektörü geç başına ver mesajını'' der komutanı.
Projektörü açan genç yanıp söndürürken, sanki Gelibolu'yu yakıp tutuşturuyordu aşkından.... İlk kez böyle bir şeyle,  İlk kez böyle bir şeyle karşılaşan Gelibolu halkı ise,sanki uzaylılar istila etmiş gibi heyecan yapmışlardı delikanlı(teğmen olmuştu) ile gençkızın aşkından.
Gelen mesajları heceleyerek kağıda dökmeye çalışan gençkız denizaltı geçtikten sonra elindeki kağıdı okudu. "Sonsuza kadar" yazılıydı delikanlıdan gelen mesajda. Sanki anlamıştı herşeyi gözünden yanaklarına kadar yaşlar boşaldı
Bu olay tüm denizaltıcılar arasında duyulmuştu. Artık herkes delikanlı Teğmen ile gençkızın aşkını anlatıyordu...
Birkaç gün sonra bir . " görev haberi daha gelir geçirmeden kıza Bir hafta sonra gece saat 02:45 de pencerede ol, ben oradan geçiyorum . Ama dikkat et, konvoy halinde geliyoruz ve ilk denizaltıda ben olacağım ola ki sakın sırayı şaşırma. "
Genç kız yine söylenen saatte pencerede bekliyordu...
Gecenin karanlığında Ege denizinden Çanakkale boğazına giren denizaltılar süzülerek ilerliyorlardı. Genç kız fenerini yakıp söndürerek mesajını vermeye başladı ;Bunu gören denizaltındakl denizciler "se- ni- se- vi -yo- rum"
- ''Mesejı okuyunca Vay be, duyduğumuz doğruymuş,gerçekten böyle bir aşk varmış'' der denizaltının kaptanı Bahri Kunt.
- ''İyi de bu kızın sevgilisinin denizaltısı öndeydi,ilk denizaltıydı,niye bize mesaj yazdı ki? ''diye

Bu haber 313 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum