Reklam

FINDIK KURDU !

Karadeniz’e özel fındık hasadı nedeniyle artan nüfus yoğunluğu ile vakalar yeniden artışa geçti dedi. Fındık’ta hasat başladı. Her sene yaşanan fındık işcisi sıkıntısı bu sene de artarak devam ediyor.

FINDIK KURDU !

Karadeniz’e özel fındık hasadı nedeniyle artan nüfus yoğunluğu ile vakalar yeniden artışa geçti dedi. Fındık’ta hasat başladı. Her sene yaşanan fındık işcisi sıkıntısı bu sene de artarak devam ediyor.

FINDIK KURDU !
08 Ağustos 2021 - 20:41

FINDIK KURDU !

 
Ordu Üniversitesi Eğitim Araştırma Hastanesi Aile Hekimliği Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Özgür Enginyurt, koronavirüsle ilgili Vakalar 'artık yok' denilebilecek noktaya gelmişken, Karadeniz’e özel fındık hasadı nedeniyle artan nüfus yoğunluğu ile vakalar yeniden artışa geçti dedi.
 
Fındık’ta hasat başladı. 
Her sene yaşanan fındık işcisi sıkıntısı bu sene de artarak devam ediyor.
her sefer olduğu gibi bu açığı kapatacak ısmarlama fındık işçileri ordu hududlarından içeri uzun araç konvoylarıyla girmeye başladı.
Pandemi den önce,dışarıdan bölgemize gelen fındık işçilerine GBT sorgulaması yapılırken, 
Pandemi sonrası özellikle Orduda vaka sayılarının düşüşe geçtiği bir dönemde mevsimlik tarım işçilerinin 
Kent merkezine girişlerinde her hangi bir denetime tabi olmadıkları görülmektedir.
 
Bu sezon Doğu ve Güneydoğu illerinden Ordu’ya yaklaşık 30 bin mevsimlik tarım işçisinin geleceği tahmin ediliyor. Bu sayının gurbette yaşayan Orduluların da fındık hasadı için memleketlerine gelmesiyle, kent nüfusunun 1,5 milyonu aşması bekleniyor.
 
Denetim yok!
 
Nüfus yoğunluğunun iki katına çıkacağının öngörüldüğü bir ortamda alınacak tedbirlerin, 
kamu oyuyla paylaşılması bu tedbirlerin tavizsiz uygulanması hayati bir öneme sahiptir.
 
Denetim raporları kamu oyuyla paylaşılsın.
 
Alınan tedbirler, 
Yapılan denetimler,
denetimlerin sonunda faaliyet raporları 
Ciddiyetle kamuoyunun biligisine sunulmalıdır.
 
Tedbir yetmez takip edilmeli!
 
Ucuz iş gücü olarak dışarıdan bölgemize gelen mevsimlik tarım işçileri, fındık üreticileri tarafından tercih unsuru olmaktadır.
Bu tercihin endeksi elbette fındığın taban fiyatının düşük olması,üretim maliyetini kurtarmamasıdır.
Üreticinin üretim ve hasat maliyetlerinin çok yüksek olması sebebiyle,özellikle gurbetteki hemşehrilerimiz açısından maddi artısı olmadığı halde,mahsülüm dalda kalmasın diyerek mecburen fındık hasatını yapmak için memeletine gelmektedirler.
İl dışından gelen Ismarlama fındık işçilerinin tercih edilme sebebinin en başında yerli fındık işçilerin yevmiyelerinin yüksek olması gelmektedir. 
Bu gerçeklik, dışarıdan gelen mevsimlik tarım işcilerine talebi arttırmaktadır.
 
Destekleme dönüm başına değil !Mahsülün taban fiyatına olmalıdır!
 
Dünya Bankası projesi olan Doğrudan Gelir Desteği (DGD), 14 Mart 2000 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan Bakanlar Kurulu Kararı ile pilot uygulama olarak başlamıştır. Daha sonra 31 Temmuz 2002 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan tebliğ ile yaygın olarak uygulanmaya başlanmıştır. DGD, üretim artışı ya da kalite artışı sağlayacak bir destekleme değildir. Tarımın içine düşürüldüğü büyük kayıpları üreticinin daha az hissetmesi için yapılan bir desteklemedir.
Bu doğrultuda, Ak parti iktidarı döneminde,dönüm parası adı altında üreticiye her sene destekleme ödemeleri yapılmaktadır.
Üretici,dalda fındığı görmeden dönüm başı verilen bu hibe paralarını almaktadır.
Bu paralar çoğunlukla ya kredi borcuna yada üreticinin devlete olan borcu karşılığı para hesaba yatmadan kesintiye uğramakta devlet alacağını bu şekilde üreticiden almaktadır. 
İktidar bir nevi üreticinin kulağını kesip ağzına vererek üreticinin elini boşa çıkarmaktadır.
Böylelikle iktidar;üreticiye veriyorum dediği desteği kendi alacağı karşılığında mahsup ederek parasını tahsil etmektedir.
 
Bu haliyle İktidar Bir taşta iki kuş vurmaktadır!
 
görünen şekliyle bu konu, destekleme adı altında iktidar tarafından probakanda malzemesi olarak kullanılmaktadır.
Bu durumla iktidar seçmeninin gözünde sürekli destek veren bir hükümet algısı oluşturmakta bu algıyla üreticiyi borçlandırmak suretiyle onu bu sisteme mahkum ve mecbur etmektedir.
Mahkumiyeti sona erdirmenin yolu samimi fikirler ve üreticinin ekonomik bağımsızlığını elde edecek projeleri hayata geçirmekle mümkün.
 
Üreticinin en büyük gücü kooperatifleşmektir.
 
Katkınız yok bari engel olmayın!
 
Bölgemizde en büyük fındık kooperatifi olan Fiskobirlik kurumunun özerkleştirilmesi buna en iyi örnektir.
 
4572 sayılı yasanın geçici madde 1-E de “Kooperatif ve birliklere, genel bütçeden yeniden yapılandırma amacıyla 2000 yılı bütçesinden tahsis edilen ödenekler ile uluslararası finans kuruluşlarınca desteklenen projeler için sağlanan doğrudan ya da dolaylı mali kaynaklar ve kredi teminatları dışında devlet veya diğer kamu tüzel kişilerinden herhangi bir mali destek sağlanamaz” denilmektedir. Fiskobirlik bu yasa ile borçları devlet tarafından ödenerek özerkleştirildi. Devlet tarafından destek verilmesi de yasaklandı.
“Dünya Bankası bir rapora dayalı olarak tarım satış kooperatiflerinin ve birliklerinin kapatılmasını emretti. Bu emir üzerine, ana tarım ürünlerini pazarlayan birlikler çökertildi. Bu çerçevede Ak parti hükümeti, 2006 yılında Fiskobirlik’i devre dışı bıraktı,
TMO’yu fındık alımıyla görevlendirdi. 
 
Kooperatif;
üreticilerin, aracıları aradan çıkararak, ürünlerini daha iyi koşullarla pazarlamak için kurdukları ortaklık.
Kooperatifler, toplumsal kalkınmayı geliştiren ve ticari işletmeler için temel sağlayan özgün bir modele dayanmaktadırlar. Bu işletmeler aşağıdaki özellikleri bünyesinde barındırırlar:
Ortakların sahipliği, ortaklarına hizmet etme ve ortaklarınca yönetilme
Kendi kendine yetme, kendi kendine sorumluluk, demokrasi, eşitlik, adalet ve dayanışma birlik.
Sürdürülebilir Bir İş Modelidir.
Yerel Ekonomileri Güçlendirir.
Yaşam Şartlarını İyileştirir.
İnsanlara Sorumluluk Kazandırır.
Katılımcıdır.
 
Pazarlama bakanlığı kurulsun.
 
iktidar Devletin kurumlarını zarar ediyor diye satamaz! Bu acizliktir!
Devlet aciz değildir.
Devlet bir güçtür.
Kurumları kar ettirecek atılımlar ve kanunlar çıkarmanız ve bu gücü yönetmeniz için millet iktidarı size vermiştir.
 
Birçok amacı dışında işler yapan bakanlıklar var !
 
Bir ülkenin kalkınması üretimden geçer.
Bir milletin refah düzeyi üretime sunulan katkı ve bu katkının değeri, milli gelirle ve bu milli gelirin kişi başına düşen payı ile ölçülür.
Bunun için devlet yasa çıkarmalı, üreticinin ürettiği mahsülleri satın alma garantisini yasalarla güvence altına almalıdır.
Böylelikle iktidarlar değişsede bu kazanım ,devlet politikası olarak devamlılığını sürdürecektir.
Üreticiden alınan ürünler 
Kurulacak olan pazarlama bakanlığına bağlı olarak çalışacak Pazar uzmanları 
iç veya dış Pazar’a,ürünlerin doğrudan satışını gerçekleştirerek aracı kurumları devre dışı bırakacaktır.
Devlet; dış ticarette karlılığı iç ticarette fazla kar gütmeden ürünlerin satışını gerçekleştirmeli son tüketiciye ulaşacak noktalarda satış fiyatlarını belirlemelidir.
Böylelikle devlet tarladan sofraya giden yolda,
kazanan üreticisiyle ve cebi korunan tüketicisiyle,hem istihdamı sağlamış hemde piyasaların kontrolünü elinde bulundurmuş olacaktır.
 
Sorun; üretimin kalitesi,kaliteli üretimle oluşan mahsülün değerinde pazarda satılması ürünün taban fiyat garantisinin üretim maliyetine göre ayarlanması,üretim gücünün bir kuvvet haline gelebilmesi için yapılacak olan hamle,bu gücün devlet politikası haline getirilmesidir.
 
Siyasetçilerin öncülük edeceği en önemli konu başlığı şudur...
Bitme noktasına gelen,yada işlevsiz hale getirilen kooperatiflerin yeniden amacına uygun bir şekilde faliyette geçirilmesi için gündem oluşturmaktır.
 
Bu meselenin çözüme kavuşması demek,
Fındık işçilerinin yevmiyesinin üretim maliyetlerinin içinde değerlendirilerek ucuz işgücü arayışlarının son bulmasına 
fındık hastadının yöre halkı tarafından yapılmasına daha fazla olanak sağlayacağıdır.
 
Fındık taban fiyatının hala açıklanmaması bu gücün kimin elinde olduğunun aslında acı bir reçetesidir.
Güç serbest piyasaların eline geçmiş devlet bu durum karşısında seyirci konumunda kalmıştır.
Bazı odaklar; Devletin bu oyunun dışında olmasını isteyebilirler.
Lakin! milletin oyunu alan siyasiler buna fırsat vermemek için namusları ve Şeref’leri üzerine yemin ettiler. 
Sizler boş işlerin peşinde koşarken birileri bu milletin aşına ekmeğine göz koymakta ve üreticinin alınteriyle topladığı mahsülüne el koymaktadır.
Siz iktidar sahipleride bu belirsizliğe müdahaleci olmadığınız için üreticinin emeğini çalanların ekmeğine yağ sürmektesiniz.
 
Bu kentin fındık sorunu artık çözülmelidir.
Bu sorun,siyasetçilerin her sene fındık hasatı yaklaştığında üzerinden oy devşireceği bir konu olmaktan çıkarılmalıdır.
 
Artık Fındık taban fiyatı 40₺ üzerinde olmalıdır. Bunun altı zarardır, ziyandır,yazıktır günahtır.
Bu vebal siz ülkeyi yöneten iradenin boynundadır.
 
İYİ PARTİ STRATEJİ VE TOPLUMSAL POLİTİKALARDAN SORUMLU ORDU İL BAŞAK. YARDIMCISI.
 
HÜSEYİN AĞAOĞLU.

Bu haber 467 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum