Reklam

İÇ VE DIŞ TİCARETTE YÜKSELİŞ, DÜNYAYA AÇILIŞIM VE TURGUT ÖZALLI YILLAR…

Hüseyin Gökçe yazdı:... Her SALI Unutulmaz BİR ANI

İÇ VE DIŞ TİCARETTE YÜKSELİŞ, DÜNYAYA AÇILIŞIM VE TURGUT ÖZALLI YILLAR…

Hüseyin Gökçe yazdı:... Her SALI Unutulmaz BİR ANI

İÇ VE DIŞ TİCARETTE YÜKSELİŞ, DÜNYAYA AÇILIŞIM VE TURGUT ÖZALLI YILLAR…
12 Ocak 2021 - 00:58

1981-1988… İstanbul… Gazeteciliği terk ederek kayınbiraderimin yanında başladığım kumaşçılıkta işler iyi gitti. Bir yıl sonra iyi bir kumaş pazarlamacısı olduğumu düşünüyorken ihracat yapmak gündeme geldi. Avrupa’ya açılıyorduk... İngiltere’den iyi sipariş alan dost bir firma, tek başına işi kıvıramayınca bizi ortak etti.
Sosyal tecrübem, gazeteci girişkenliğim, daha önce birkaç ülkeye gidip gelmem, İngilizce ve Arapça yazıp okuyabilmem nedeniyle ihracatçılığa uygun görüldüm, kumaşçılığı bıraktım. İhracat kursları filan işi öğrendik. Günlerim bankaların kambiyo servislerinde, gümrükçülerde ve gümrüklerde geçmeye başladı.
 
Özal’ın ihracatçılara görülmemiş teşvikler verdiği dönem, 1984’ler… Yüzde 30 vergi iadesi. Her yüklemede yaklaşık 100 bin dolarlık fatura kesiyoruz, bedelini Türkiye’ye transfer edince ki, bunu biz iki günde kendimiz yapıyoruz; devletten 30 bin dolar prim alıyoruz. 
 
Laf aramızda, faturayı iki kat şişirdiğinizde 60, üç kat şişirdiğimizde 90 bin dolar hediye... Ayda dört kere yapsanız 360 bin dolar kasada. Yılda dört milyon dolardan fazla. Bir de bunun satıştan kârı var… Deli paralar kazananlar oldu o yıllarda. (Bir keresinde erken ödeme yapan banka yüzünden çantalara sığmayan paraları şeker çuvalıyla sırtlayıp şirkete götürmek zorunda kalmıştık şimdi büyük bir lojistik firmasının sahibi arkadaşımla.) Tabii riskleri ve zorlukları yok değildi ama kazanç o kadar yüksekti ki… Yapılan hayâli ihracat değildi, fiktif yani şişirme ihracattı…
 
Sonuçta Türkiye çok kazandı bu işten, iş adamlarımız ihracatı öğrendi, usta ihracatçı oldu. Böyle bir süreç yaşanmasa Türkiye çok zor açılırdı yurt dışına. Bazı hatalarla birlikte büyük iş başardı Turgut Özal.
 
Bunun güzel yansımaları oldu. Biz de ikramiyelerle ev, otomobil sahibi olduk genç yaşta.
 
Yeni bir cumhuriyet ve Türk devletinin kurucusu olduğu için Atatürk, bizi dünyaya entegre ettiği için Özal, dev yatırımlarından dolayı Erdoğan çok önemli devlet adamlarıdır. Menderes ve Demirel’in de güzel hizmetleri olmuştur. Tabii diğer devlet adamlarımızın da hizmetleri unutulmaz. Bu milletin bağrından çıkmıştır hepsi. Tarih yazacaktır.
 
İhracatçı olarak dünyaya açılmak, benim için yepyeni yüzler tanımaktı. İngiltere’den sonra Fransa ve Suudi Arabistan’a yöneldik. Bu arada ortaklardan ayrıldık tek başımıza yapmaya başladık ihracatı. Cağaloğlu-Sultanhamam ekseninde başlayan işimize o bölgeler dar geldi; önce Yenikapı’ya sonra Merter’e… Kendimize ait büyük binalara taşındık. Artık bir ayağım Paris’te bir ayağım Cidde’de idi. Haftalarca kalıyordum bazen. Tam istediğim işlerdi… 
 
ÖZEL DERSHANE KURUCUSU OLUYORUM
 
Bu arada, özel dershane kurucu ortağından biri, hatta bir numarası oldum. Aslında teklif patronuma yapılmıştı, dershane kuralım diye. O da “Ben anlamam ama para veririm, isim olarak da Hüseyin’in adı geçsin, ne de olsa öğretmen” dedi. Böylece kurucu oldum. Beş ortaktık. Dershane işi zamanla çok büyüdü ama ben kenarda kaldım. 1984…
 
1988’de Türkiye’nin ilk AVM’si Galleria, Turgut Özal’ın özel girişimiyle İstanbul-Bakırköy’de açıldı. 78 bin metrekarelik yatay bir yapıydı.
 
1984-1988 yılları da böyle akıp gitti.
 
İLK KEZ BİR AKRABAMI İSTANBUL’A YERLEŞTİRİYORUM
 
Fazla akrabası olan biri değilim. O yüzden “yardım et” diyen yakınlarım çıkmadı etrafımda… 1987 yılında babam, “Amcanın oğlunu İstanbul’a yanına alsan çok iyi olacak” dedi. Çocukluğu dışında onu pek tanımıyordum. İlkokul çağında Almanya’ya gitmiş, on yaşında yurda dönmüştü. 
 
Ticaret Lisesini bitirmiş, bir muhasebe firmasında çalışıyormuş ama rahat değilmiş. Amcam da aynı ricayı tekrarlayınca, gelsin birkaç gün bizde misafir olsun, sonra karar veririm, dedim. Geldi. Sessiz bir delikanlıydı. Boyu posu yerinde, eli yüzü düzgün ve itaatkâr. Bir hafta sonra patrona teklif ettim. İlk kez bir akrabamı işe alıyordum. Depoda işe başladı. Depo kayıtlarını tuttu. İşi kavradı, kısa sürede muhasebe servisine terfi etti. Bu arada açık öğretimle üniversiteyi bitirdi.
 
Tercih ettiğim kızla evlendi. Yerleştirdiğim ilk firmada istikrar abidesi olarak 34 yıl çalıştı. Firmaya genel müdür oldu. İki çocuğunu da çok iyi yetiştirdi. 
 
Güzel yuvalar kurdu evlatlarına; güzel evler, villalar satın aldı. Özellikle başlarda her şeyini bana danıştı, yüzümü yere eğdirmedi. Onunla ve ailesiyle gurur duyuyorum. (11.01.2021) > H. GÖKÇE

Bu haber 519 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum