Düğünler, Övünenler, Dövünenler ve Yitenler
Reklam
Hümeyra EREN

Hümeyra EREN

Yeşeren Kalem

Düğünler, Övünenler, Dövünenler ve Yitenler

22 Aralık 2022 - 00:35

Hayat, doğumla başlayıp ölüme dek süren bir yolculuk. Bu yolculuğun içinde de çeşit çeşit yolculuklar var insanoğluna. Aslında her yolculuk yaşamımıza anlam katacak öğretilerle dolu.
 
Şehir içi yolcuklar, kısa süren yolculuk olsa da bu sürede bile hayata dair önemli mesajlar içeriyor.
 
Şehir içi ulaşımda, eğer oturabilecek bir yer bulursanız kitap okuyarak yolculuğu kaliteli zamana evirmek mümkün. Bazen oturacak yer olmadığında ise konuşmalara şahit olmak ve toplumu gözlemlemek ister istemez karşımıza çıkıyor. Teyzeler öyle bir anlatıyorlar ki duymamak mümkün değil zaten. Adeta otobüste gündüz kuşağı bir programdan alıntıymışçasına konuşmaları dinlemek  kaçınılmaz.
 
Geçen gün otobüste duyduğum olay, beni bu yazıyı yazmaya itti. Hararetli bir şekilde, sanki koskoca otobüste yalnızmışçasına konuşan iki kadın anladığım kadarıyla akraba gününe gidiyorlar. İki aydır güne gelmeyen bir akraba gelinden bahsediyorlar. Bu sefer gelip gelmeyeceğini aralarında uzun uzun değerlendiriyorlar.
 
Teyzeler öyle hakimler ki konuya, arada “ah”lar ve “vah”lar eşliğinde birbirlerine bilmediklerini anlatarak adeta olay örgüsünü tamamlamaya çalışıyorlar. Özetle, bahsi geçen gelin ve eşi yazın iki oğluna sünnet düğünü yapıyor. Teyzelerin tabiriyle “Güvey olsalar bu kadar masraf olmaz.” dedikleri bu düğün sonrası çok borca giriyorlar ve sonrasında başlayan tartışmalar, şiddet ve ayrılmanın eşiğine gelmiş bir anne-baba. Peki neden, neden ?
 
Çünkü her şey amacını, yolunu şaşırdı ve yitirdi de ondan.
Mutluluğun paylaşıldığı düğünler gösterişe döndü. Yapılan masraflar övünmeye sonrasında başlayan maddi sıkıntıların getirdiği dirliksizlikler dövünmeye ve nice yuvanın yitip gitmesine…
Hele sünnet düğünleri… Eskiden yapılan sünnet düğünlerinde bir mütevazılık vardı. Yapan kendi arasında bir kına gecesi düzenler ertesi gün bir konvoy, mevlit ve yemekle merasim sona ererdi. Ama şimdilerde her düğün yapan üstüne bir şey ekledi. Öyle ki her eklenen sanki yılların bir örf ve adetiymişçesine sahip çıkılıp uygulanıyor. Şimdiki sünnet düğünlerinin çoğunda sünnet çocuğunun annesi elbise değiştirmekten düğünü göremiyor. Sanki çocuk için değil de çocuğun anne ve babasının düğününde eksik kalanları tamamlamak için tertip edilmiş, adeta telafi bir düğün izlenimi veriyor çoğu sünnet düğünü.
 
Gittiğim bir sünnet düğününde tahtına oturtulmuş sünnet çocuğu, çevresinde dönüp dönüp elindeki testiyi yere atan ablasına şaşkınlıkla bakıyordu. Bir taraftan da uyku akan gözlerini ovalıyordu. O sırada çevredeki çoğu çocuk da annelerinin ya da büyükannelerinin kucağında uyuyor. Demek istediğim, adına tören düzenlenen çocuk da akranları da o anın farkında bile değiller. Madem çocuk adına yapılıyor böylesi törenler, çocukları mutlu edecek etkinliklerden oluşsun. Büyüklerin gösteriş yarışına girdiği törenlerden değil.
 
Kızım kucaktaydı daha 6-7 aylık falan. Doktor kontrolüne götürmüştüm. Hiç unutmam, koridorda sıramı beklerken yanımdaki hanımefendi ilk çocuğum olduğunu öğrenince “İyi, hemen ikincinin olmasına gerek kalmamış. Benim ilki erkek olunca ara veremedim ikinci de erkek olursa diye.” dedi. Ben anlayamadım tabi. Kafamda pedagojik olarak nasıl bir farklılığı ya da faydası olabilir derken nedenini sordum. Bana verdiği cevap “sünnet düğünü “ oldu. Yani ikincisi de erkek olursa onlara beraber sünnet düğünü düzenleyecek. Ekonomik olacak belki de.
Hayatımda ilk defa sünnet düğününü düşünüp çocuk planlaması yapan bir insana rastlamıştım. Ne acı, sadece sünnet düğününü düşünmek. Benim felsefem, çocuğa sünneti yaptır geç; onca düğüne, tantanaya ne gerek var. Üstelik şimdiki sünnet düğünleri masraf olarak diğer düğünlerle aynı duruma gelmişken hiç gerek yok. O parayı çocuğun eğitimine harcamak çok daha faydalı olacaktır kanaatindeyim.
 
Otobüsten inerken teyzelerde konu aynıydı. İşte hayat böyle…
Siz siz olun ; övünmek, övülmek, dilden dile gezen bir düğün yapmak için onca borcun altına girip önce diz dövüp sonra birbirini dövüp milletin ağzına yitişinizi malzeme etmeyin.

Her şeyin amacını şaştığı şu günlerde, hakiki amaçları amaç edinip dosdoğru yoldan ayrılmamayı diliyorum.Vesselam.

 

Bu yazı 404 defa okunmuştur .