ATİLLA DİLAVER: AKP'NİN DİNİME VERDİĞİ ZARAR
Reklam
Konuk Yazar

Konuk Yazar

Gündemin İçinden

ATİLLA DİLAVER: AKP'NİN DİNİME VERDİĞİ ZARAR

01 Nisan 2020 - 11:03

 

Ülkemizde dini siyaset için kullanan ilk parti elbette AKP değil.
Ve fakat din üzerinden siyaset yapan hiçbir parti, ne muhalefette ne de iktidarda AKP gibi kendisini dinle özdeşleştirmeye kalktı.

Çağ dışı bir uygulama olan ve sağduyu sahibi herkesin karşı olduğu başörtüsü yasağını AKP bayrak yaparak iktidara geldi.
Bu yasağı kaldırırken kayda değer bir dirençle karşılaşmadığı gibi geniş bir yelpazeden de destek gördü.

Tabanının hassasiyetlerini iyi gözlemleyen AKP, tabanı tutmak için cemaat ve tarikatlara devletin imkanlarını adeta peşkeş çekti. Cemaat ve tarikatlar üzerinden hedef kitlesine ulaştı ve sadık bir seçmen kitlesi oluşturdu.

Bunu yaparken bu cemaat ve tarikatların liderlerine ayrıca imkanlar tanıdı.
Dünün “bir lokma bir hırkacı” şeyhleri holding sahibi oldu, milyonluk araçlar ve koruma ordularıyla gezmeye başladı.
Onlar da itibardan tasarruf etmiyor, dünya malını ve zevklerini dibine kadar tatmaya başlıyordu.

Cemaatlerin işaret ettiği kişiler, 3-5 yılda holdingler kuruyor, yeni bir “Müslüman İşinsanı” sınıfı yaratılıyordu.

Diğer taraftan Devlet’in yüksek nitelikli personele ihtiyaç duyan Hazine, Dış Ticaret, Dişişleri, Merkez Bankası gibi kurumlarında çalışan insanlar “monşer” diye aşağılanıyor, yeni işe alımlarda yandaşlar seçiliyordu.

Bütün bunlar yapılırken en önemli kıstas; “alnı secde görmek ve başörtülü bacı” oluyordu.
Liyakatten anlaşılan, yandaş alnı secde gören ve yandaş başörtülü bacı idi.

Dini içselleştirmemiş kişiler iş, tayin ve terfi için camileri doldurmaya başladı.
Hem namaz vakti kaçırmayacak kadar Müslüman hem de torpil, tavassutla başkasının hakkını alacak kadar oportünistler.

Başörtüsü yerini türbana bırakıyor, türban moda oluyordu.
Birçok kadın Nasrettin Hocanın Türbesi misali; başı kapalı diğer kısımları açık bir şekilde bu modaya uymaya başladı.

Sadece Türkiye’deki değil bütün Dünyadaki Müslümanların sahibi olduğu iddiasıyla hareket eden ve bunu sık sık dile getiren AKP,
bu iddiasını desteklemek için AKP Genel Başkanının gittiği Müslüman Ülkelerde toplanan kişilere “ümmetin lideri” sloganı attırıyor ve bunu medyası ile büyük fethin ayak izleri gibi lanse ediyordu.

Bu fotoğrafı veren AKP, doğal sonuç olarak Müslümanlıkla özdeşleştirildi ve Müslümanların iktidarı olarak görüldü.

“Güneşin altındaki hiçbir sır gizli kalmaz” kuralı gereği kapalı kapılar arkasında olanlar ortaya çıktıkça ve halkın birebir gözlemlediği aykırılıklar fark edilince AKP’nin yanlışları dine mal edilmeye başlandı.

Kendisini dinin koruyucusu, uygulayıcısı ve hatta sahibi olarak lanse edenlerin ne icraatı ne davranışları Kuran-i Kerime uygundu.

Din o kadar yozlaştırıldı ki; aksakallı Hacı Dayılar; “çalıyor ama çalışıyor” demeye başladı.
“Çalıyor ama çalışıyor” söylemi ne Kuran’a ne de sünnete uyuyordu; ama olsun, çalan bizdendi ve sıra bana da gelebilirdi.

Hatta Kuran emirlerinin hilafına davranmak, açık hükümlerin aleyhine DİB’e (faiz konusu) fetva verdirmek olağan oldu.

Bu mal ediş haklıydı çünkü AKP hep dini söylemlerle siyaset yapmış, kendisinden olmayanları “affedersiniz Ermeni, biliyorsunuz Alevi” vb. söylemlerle aşağılamıştı.

Dinden ilk vazgeçişler AKP’nin 2. Ve 3. Kuşaklarında görüldü.
Bazı AKP’li babaların çocukları ya da torunları dinden uzaklaşmaya başladı.
Çünkü söylem ile eylem farklılığına en yakından onlar şahit oluyordu.

“Dindar nesil” yetiştireceğiz iddiasında olan AKP, bırakın dindarlığı bugün bazı gençleri dine inandırmakta zorlanıyor.
Yapılan araştırmalar deist ve ateist sayısının arttığını gösteriyor.

İş o noktaya vardı ki; en yakınlarında olanlar, yıllarca değirmenlerine su taşıyan, dini pazarlayan adamları bile bugün deist olduğunu açıklıyor.

Burada defalarca yazdım;
“bana AKP icraatlarına bakıp Müslümanlık ne güzel şeymiş diyerek Müslüman olan bir kişi gösterebilir misiniz?” ben görmedim.
Ama hepimiz dinden çıkanları, soğuyanları gördük, görüyoruz.

Bugün dini bıraktığı ve deist olduğunu açıklayan meşhur AKP’linin dediği gibi;
“Bir din bağlıları neyse odur.
Müslümanlar bize onlara benzeme arzusu vermiyor artık.”
Onlar Müslüman’sa ben değilim diyor birçokları gibi.

Halis Müslümanları Allah'ım korusun.

Bu yazı 1064 defa okunmuştur .

YORUMLAR

  • 0 Yorum

Son Yazılar