SİYASAL İSLAM ADIM ADIM YERLEŞİYOR
Reklam
Necdet TOPÇUOĞLU

Necdet TOPÇUOĞLU

ŞİMAL YILDIZI

SİYASAL İSLAM ADIM ADIM YERLEŞİYOR

31 Ekim 2021 - 12:39


Necdet Topçuoğlu


Din bir toplumun ortak değeridir. Hiç kimsenin din üzerinden iktisadi veya siyasi çıkar sağlama hakkı yoktur. Her kim ki İslam Dinini siyasi çıkar amaçları doğrultusunda kullanıyorsa onlar siyasal İslamcıdır. İslam Dinini siyasal amaçları için kullananlar, mütedeyyin insanlara Müslümansan bizimle olacaksın, bizimle değilsen, o zaman Müslüman da değilsin baskısını uygulamaktadırlar.
Siyasal bilinci gelişmemiş olan insanlar, dinsiz damgası yememek için onlarla birlikte olma çaresizliği içine düşmektedirler. İnsanların doğru bilgilendirilerek bu çaresizlikten kurtarılmaları gerekmektedir. Bu aynı zaman da İslam Dini’ne de bir hizmettir. Hepimizin ortak değeri olan dinimiz, bir kesim tarafından siyasi çıkar amaçlı kullanılıyor ve bizim sesimiz çıkmıyorsa bunun günahından kurtulmamız mümkün değildir. Asıl o zaman Müslümanlığımız tartışılır.
Dikkat edilirse, mayınlı araziden yürüyor gibi, her adım kontrollü bir şekilde yoklaya, yoklaya atılıyor. Küçük bir risk ya da, toplumsal direnç görülürse, bir adım geri çekilip, yeni adımın koşulları oluşturuluyor. Bunlar tarihte örneği olan taktiklerdir. On cm uzunluğundaki bir çiviyi, bir insanın kafasına doğrudan çakarsanız insan derhal ölür. Ancak, her ay bir cm çakarsanız, on ay sonra tamamı çakılırsa o insanın haberi dahi olmaz.
Artık bu kadarı da fazla denilen birçok şey, topluma yavaş yavaş kabul ettirilmektedir. Sistemli bir şekilde Balyoz ve Ergenekon operasyonları ile Cumhuriyetin ordusu ne hale getirildi. Birçok kamu kuruluşu İstanbul'a taşınarak yavaş yavaş Ankara'nın içi boşaltılıyor. Merkez Bankasının İstanbul’a taşınması çok yakındır.
Kanal İstanbul çevresinde yeni bir kültür şehri kurulması tasarlanıyor. Bu tartışmalar ekseninde toplumsal ayrışma gittikçe derinleştiriliyor. Sıradan insanlar sadece seyrediyor. Sürekli Cumhuriyetle hesaplaşma senaryoları sahneye konularak, profesyonel bir şekilde toplumun sinir uçları yoklanıyor. Olup bitenleri 41 yıllık devlet tecrübesinin verdiği deneyimle takip ediyorum. Ankara’yı parsel parsel satanlar, gayrimenkullerini dövize çevirip sıvışıyorlar.
Bunlar çok derin bir emperyalist projenin safhalarıdır. Yoksa bu ülkenin havasını soluyan hiç bir faninin aklının yeteceği işler değildir. Sevr anlaşmasında olduğundan bir başka şekilde Türk'e kefen biçiliyor. Devletimiz, dilimiz ve kültürümüz yavaş yavaş eriyor. Bunların farkında olmamak için canlı cenaze olmak gerekir. İnanın cenaze dirilse bile bu halk uyanmayacak. Ankara’ya gelir gelmez şöyle çarşı pazarı gezdim. Yeme içme yerleri, eğlence mekanları tıklım tıklım dolup taşmaktadır. Toplum ya zengin, ya da fakir. Demokrasinin güvencesi olan orta direk yok olmuş durumdadır.
Rahmetli Necmettin Erbakan Hoca yıllar önce bunları anlatıp, bunun farkına vardığınız zaman, zaten iş işten geçmiş olacak diyordu. Dedi de ne oldu kimsenin umurunda olmadı. Emperyalizm elimize bir akıllı telefon verdi, içine de bir sosyal medya oyuncağı koydu, hepimiz onunla oyalanıyoruz. Yetmiyor bir de hepimiz takip ediliyoruz. Şimdi onunda ortadan kaldırılması konuşuluyor.
Siyasetin ayrıştırıcı ve kirli dili, insanları derin çizgilerle birbirinden ayırmıştır. ‘’Akıl fukara olunca, dil ukala olur’’ derler. Siyasetin dilinin bir an önce temizlenmesi zorunludur. Sosyal Medya, oluşturulan paralı trol grupları vasıtası ile küfür ve hakaret platformu haline dönüştürülmüştür. Rüzgar eken fırtına biçer, maaşlı trol gruplarını kuranlar, sonucun bu noktaya geleceğini öngörmeleri gerekirdi.
Korkutulmuş, sindirilmiş bir toplum, olsa ne olur, olmasa ne olur. Bu millet kendisine bir ‘’kırmızıçizgi’’ koymadıkça adım adım sona yaklaşmaktan kurtulamayacaktır. Emperyalizm iktidarları da muhalefetleri de birlikte projelendirir. İkisi bir bütünün parçaları olarak dizayn edilir. Ne yaparlarsa yapsınlar sonuç aynı kapıya çıkar. Türkiye’deki duruma bir bakın, muhalefet yağıp gürlüyor, sonunda olanları onlar da içselleştiriyorlar. Zaten taban olarak bu kadar parçalanmış bir muhalefetin yapabileceği hiçbir şey yoktur. Gerçekten kurulmuş olan parti sayısı kadar fikir varmıdır diye insan merak ediyor.
Bir ülkenin kaderinde en tehlikeli hal, toplumun duyarsız olmasıdır. Toplumun duyarlı hale gelmesi kolay bir hadise değildir. Çok badireler ve acılar atlatılması gerekir. Genellikle dibe vurmayan toplumların, yeniden diriliş mücadelesi vermedikleri görülmektedir. Türk Milleti için Kurtuluş Savaşı bunun en belirgin örneğidir. Milli iradenin mabedi olan Türkiye Büyük Millet Meclisi eski inanç ve heyecanına kavuşmadıkça kurtuluş ümidi görülmemektedir.
Bu millet kendisine gelirse ahtapotun kolları arasına sıkışan iktidarı da muhalefeti de kurtarmış olacaktır. Artık dünya bir sahne, devletler oyuncu, trajedi oynanmaktadır. Sonunun dram olacağını görmemek için kör, duymamak için sağır olmak gerekir. Görmeyen gözlerin ışığa, sağır kulakların sese kavuşmasını diliyorum.
 

Bu yazı 282 defa okunmuştur .