Osmanlı İmparatorluğunun parçalanmasının son rötuşlarını yapan Gertrude Bell, eline cetvel alıp bizzat sözde Irak Devleti’nin sınırlarını çizen kadın. Aradan 100 yıl geçse de İngiltere onu hâlâ büyük bir kahraman olarak anıyor. Kızıl saçları, yeşil gözleriyle Ortadoğu’yu kasıp kavurdu zamanında. Arap coğrafyasını karış karış gezip haritaladı, modern Ortadoğu’yu kurdu. Kralları tahta çıkarttı, indirdi. 

Cetvellerle sınırları çizdi. Aşiretleri tek tek “kimden yana” diye listeleyip birbirine kırdırdı. Ülkesi için bugün bile devam eden politikaların mimarı oldu. Ve evet, tüm bunları tek bir kadın yaptı. Kimine göre Çöl Kraliçesi, kimine göre ‘el-Hatun’. O kişi İngiliz ajan, Gertrude Bell. Hiç evlenmemiş olan ve yalnızca bir kez nişanlanan Bell, nişanlısını Çanakkale Savaşları sırasında kaybetti. 

Yalnızlık ve sağlığının bozulması sebebiyle bunalıma giren Bell, 12 Temmuz 1926 yılında yüksek dozda uyku hapı alarak intihar etti ve Bağdat'ın Bab el-Sharji ilçesinde, İngiliz mezarlığında toprağa verildi. Cenazesi arkadaşları, İngiliz yetkililer ve Irak Kralı dahil olmak üzere çok sayıda insanın katıldığı büyük bir olaydı. Mezarlığa tabutu taşınırken Kral Faysal'ın özel balkonundan olayı izlediği söylenmektedir. 

Gertrude Bell asla evlenmedi ve çocuğu yoktu. Sevgilisi Dick Doughty- Willie ise Çanakkale Savaşı'nda başına isabet eden bir kurşunla öldü.
Acı olan bugün bile Arap ders kitaplarında 'kahraman kadın' olarak okutuluyor ve Lawrence'ı yetiştirmiştir. Günlüğüne "Bir daha kral yaratma işine katiyen bulaşmayacağım, sinirleri çok yıpratan bir iş” diye de yazan Bell, Suriye tahtından indirilmiş olan Faysal’ın Irak kralı yapılması için Winston Churchill’i ikna eder. İşte Ortadoğu’da bugün akan kanın baş sorumlusu Bell’in hikâyesi....

Evet Bell'in hikayesi burada bitiyor. Ama İngiliz Emperyalizmi Bell'in çizmiş olduğu orta doğudaki politik aşıyı devam ettiriyor. Tabi ki koşullar değişince, İngiliz/ABD. Emperyal tercihleri de güncellenerek bölgede kendi sömürgeci çıkarlarını her koşulda uyguluyorlar.

Araç olarak da kullandıkları İslam dini (tarikatlar - cemaatlar) ve etnik azınlıklar. Bu durum ülkemizin gizli işgaline kadar ilerlemiş durumda. Irak ve Suriye’nin parçalanması politikasındaki asıl hedef Türkiye’nin parçalanmasıdır. Bizdeki tarikat ve siyasal İslam ile beraber, ayrılıkçı kürt terör örgütü de yıllardır emperyalizmin taşeronluğunu yapmaktadır.
Bu emperyalist politikanın karşısında durabilecek güç ise; Anti Emperyalist Atatürkçü bir çizgi ile kuruluş ayarlarına dönmemizde yatıyor.

‘’KURTULUŞ KURULUŞ İLE MÜMKÜNDÜR.’’