TOPLUMUN GELİŞMESİ DURMAZ
Gelişme doğal bir süreçtir. Durdurulamaz. Nedeni, gelişmeye direnen toplumların yok olmasından kaynaklanıyor. Tarih, gerçekleri bize gösteriyor.
1. Medeniyet Sümer ile başladı. Sümerliler yok,
2. Sümerin yerini alan Akadlar yok. Babil yok. Asur yok. Pers yok.
3. Romalı yok. Bizans yok. Osmanlı yok.
Yok olan medeniyetlerin ortak tarafı, gelişmeye direniyor olmalarından kaynaklandı. Gelişme karşısında geri kalanı, doğa silip süpürüyor.
Egemenler bir süre sonra, egemenliklerini sürdürmek için inanç sistemini kullanır ve din devletine dönüşür. Bu kural, tüm antik imparatorluklarda aynen gerçekleşmiştir. Din adamları siysal toplumu, STATÜKOYA hapseder.
Statükoya hapsolan toplumlar geri kalır. Teknolojide ileri giden toplum tarafından yok edilir. Tipik örnek, Arapların kurduğu İslam İmparatorluğudur.
658 yılından itibaren Araplar büyük bir imparatorluk kurdular. Devlet felsefesi olarak İSLAMI kullandılar. İslam dini gelişme ile çelişmiyordu. Hristiyan alemi karanlık çağı yaşarken, İslam alemi aydınlık bir çağı yaşıyor ve ilerliyordu.
Zamanla hurafeler öne geçti ve İslamın aydınlığa ışık tutma işlevi sonlandı. 1258 yılına gelindiğinde, HÜLAGU HAN Bağdat kapılarına dayanmıştı. Teslim ol çağrılarına karşı HALİFE “ Allah bizi korur” diyor ve inanıyordu.
Allah, Halifeyi korumadı. Toplumu STATÜKOYA hapsetmenin bedeli ağır oldu. Hülagu Han Bağdatı yaktı yıktı, canlı bırakmadı. Halifeyi idam etti. Arapların islamı kullanarak kurdukları imparatorluk 600 yıl yaşadı ve 1258 yılında sonlandı.
Din adamlarının ve siyasilerin egemenliklerini sürdürmek için toplumu statükoya mahkum etme faaliyetleri evrenseldir. Mekan ve zamandan bağımsızdır. Nitekim ROMA da aynı sonucu yaşadı.
325 yılında Hristiyanlık Romanın devlet dinine dönüştü. Din adamları kısa sürede, Romayı statükoya soktular. Gelişme durdu. 476 yılında Roma yıkıldı. İşin daha da kötüsü, din adamları Roma medeniyetinden kalanları da yok ettiler. Roma hijyeni biliyordu. Papazlar, hijyeni yok ettiler. Hristiyan alemi yıkanmayı unuttu. Roma hukukuna ilişkin ne varsa yakıldı. Karanlık çağ başladı.
Başlangıçta Osmanlı teknolojiye bilime önme veriyordu. İlk defa topu savaş sahnesine Türkler soktu. Bizans surları, toplara dayanamdı. İlk defa kurşunu tüfeğe Türkler koydu. Bu sayede büyük bir imparatorluk kuruldu. Ancak, diğeleri gibi işin kolayına kaçtılar. 1517 den itibaren, Osmanlı din devletine dönüştü. Mısırdan getirilen din ulemasının ilk işi, medresedeki matematik dersini kaldırmak oldu. Din adına, Osmanlı toplumu STATÜKOYA mahkum edildi.
1854 Kırım Savaşı sırasında, Osmanlı subaylarının İngiliz topunu kullanamadığı anlaşıldı. Nedeni çok basit idi. Uzun menzilli İngiliz topları PARABOL çizerek, hedefi vuruyordu. Osmanlı subayı, matematik bilmiyor, parabol hesabı yapamıyor ve hedefi tutturamıyordu.
Teknolojinin ve gelişmenin önemi anlaşılmıştı, ama geç kalınmıştı. Osmanlı geri kalmış, düşmanlar ilerlemişti. Sonucu biliyoruz.
Kural şudur. Yaşamak isteyen toplum ve devle teknolojide ve ekonomide ileri gitmek zorunda. Statükoya mahkum olan toplumlar geri kalıyor ve bedelini ağır ödüyor. Bu bilinç topluma yerleşiyor ve yarış başlıyor.
Şinasi Kara
YORUMLAR