ESKİ AHŞAP BEŞİKLER VE BEŞİK EFSANESİ
Reklam
Naim Güney

Naim Güney

Tarih Köşesi

ESKİ AHŞAP BEŞİKLER VE BEŞİK EFSANESİ

07 Kasım 2022 - 13:42


Anadolu kültürünün bir parçası olan, anaların başında yavrularına ninni söylediği, sallanırken bebeklerin huzurla uykuya daldığı rengârenk ahşap beşikler sanayi ürünleri karşısında artık direnemiyor, tek tek yok olup gidiyor.
Son yıllarda bir çok eski kültürel değerlerimiz gibi ahşap beşikler de unutuldu. Onların yerini daha modern bebek odaları aldı. Tahta beşik, süslü beşik, nazar boncuklu beşik yıllarca türkülere konu olmuş, nice insanlar içinde beşik olan türküler yakmıştı.
Beşiklerle birlikte yakılan beşik türküleri de tarihe karıştı. Artık beşik sallayarak türkü söyleyen anneler ve çocuk bakıcıları azaldı. Böylece beşik türküleri, beşik ağıtları yakanlar da son buldu.Hızlı sanayileşme nedeniyle, geleneksel malzemelerin yerini sanayi ürünlerinin aldığı günümüzde beşik ve beşikçilik sona ermek üzere olan araç ve zanaatler içerisine girdi.
Ordu’lu tarihçi Prof. Dr. Necati Demir 2000’li yıllarda “Karadeniz Bölgesi’nde Beşik-Beşik Yapımı” adlı bir araştırma yapmıştı. Bu araştırmada “Beşik Efsanesi” adlı bölümü sizlerle paylaşmak istiyorum.
“…Şalpazarı ilçesi Gökçeköy'de Naci Bayraktar'dan derlenmiş bir “Beşik Efsanesi” vardır. Efsane özetle şu şekildedir:
“…Yaylacılığın canlı olduğu yıllarda, Gökçe köylüler yaylaya göçmüştür. Bir aile köydeki işlerini toparlayamadığı ve hazırlıklarını tamamlayamadığı için birkaç gün gecikmişlerdir. Toparlandıklarında hemen alelacele yola çıkarlar.
Ailenin, biri bir haftalık olmak üzere, dokuz oğlu vardır. Her biri yaylada kullanılacak eşyaları yüklenmiştir. Yükleri çok ağırdır. Sırtlarındaki ağır yüklerle saatlerce yürüdükten sonra ormanlarına çıkarlar. Hepsi çok yorulmuştur. Fakat hem yük hem de bir haftalık bebeği taşıdığı için anne daha çok yorulmuştur. Artık gidecek gücü kalmamıştır.
Daha fazla bu halde yola devam edemeyeceğini anlayan annenin aklına bir fikir gelir. Biraz tereddüt ettikten sonra kocasının kulağına: "Nasıl olsa yetişkin sekiz oğlumuz var. Ben bu çocuğu taşıyamıyorum. Şuracıkta bir ağacın kovuğuna bırakalım. Bu da olmayıversin." der. Kocası önce kabul etmez. Fakat bakar ki olacak gibi değil. Karısının dediğini yapar. Bir ağaç kovuğu bulurlar. Küçük bebeği buraya bırakıp yollarına devam ederler, yaylaya çıkarlar.
Yaylayı o yıl bir salgın hastalık kasıp kavurur. Bu salgın hastalık genç ihtiyar demez, çok sayıda insanın ölümüne sebep olur. Bu ailenin sekiz yetişkin erkek evladı da ölenler arasındadır. Aile harap olur. Aynı yıl içerisinde dokuz çocuğu kaybetmenin üzüntüsü içerisinde çaresiz köylerine dönmeye karar verirler.
Dönerken ormana ulaştıklarında bıraktıkları en küçük çocukları akıllarına gelir. Oturup hem diğer çocukları hem de burada bıraktıkları bebek için feryat ederek ağlarlar. Sakinleşince: "Gidip bebeğimizin kemiklerini olsun görelim." derler.
Karı koca bebeği bıraktıkları ağacın yanına yaklaşınca ağacın dibinden büyük bir kuş uçar. Bir keçi de yanında beklemekte. Anne: "Eyvah! Bebeğimi şimdi bu kuş yedi gidiyor. Keşke birkaç dakika evvel gelseydik." der. Bu arada bebeğin ağlama sesini duyarlar. Koşarlar, bakarlar ki bebek yaşıyor. Hem de sağlıklı olarak. Hatta etlenmiş, butlanmıştır. Dünya anne ve babanın olur.
Hemen çocuğu alırlar. Sevinerek yola devem ederler. Fakat biraz önce çocuğun yanından kalkan elik keçisi bunların peşini bırakmaz. Feryat edip bağırmaktadır. Onlar ilerde keçi arkada köye kadar gelirler.
Keçiyi köyden uzaklaştıramazlar. Bakarlar olacak gibi değil. Bebeği beşikle birlikte bir dağın zirvesine çıkarırlar. Keçi gelip bebeği emzirir, sever, okşar, geri gider. Bir sonraki gün tekrar geri gelir. Aile de her gün aynı işi çocuk büyüyene kadar yapar. Çocuk büyüyünce keçi kaybolup gider.
Bu çocuk bu ailenin devamını sağlar. Beşiği bıraktıkları yerin ismi "Beşikdağı" olur. Yakın zamanda Beşikdağı'nın eteklerinde yerleşim yeri kurulur. Beşikdağı'nın eteklerinde olduğu için buraya "Beşikdüzü" ismi verilir. Yani Trabzon'a bağlı Beşikdüzü ilçesinin isminin alması bu efsaneye dayanmaktadır"

Fotoğraf: alıntıdır yazı:Naim Güney

Bir 2 kişi, çim, ağaç ve yol görseli olabilir

 

Bu yazı 768 defa okunmuştur .

YORUMLAR

  • 0 Yorum