ASİL NADİR VE KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ
Reklam
Necdet TOPÇUOĞLU

Necdet TOPÇUOĞLU

ŞİMAL YILDIZI

ASİL NADİR VE KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ

12 Şubat 2022 - 00:51


Necdet Topçuoğlu

49. Süleyman Demirel Hükumeti 21 Kasım 1991 tarihinde kurulduğunda, Bakanlıkların görev dağılımı yapılırken KKTC İle İlişkiler Koordinasyonunun, bir Bakanlığa bağlanması unutulmuştu. Ben de o yıllarda Devlet Bakanlığında Özel Kalem Müdürlüğü ile birlikte, Danışmanlık görevini yürütüyordum. Bakanlıkların görev dağılım genelgesi geldiğinde, durumu fark edince hemen Sayın Bakan’a ilettim. Ne yapalım dedi? Ben de izin verirseniz gidip hatırlatayım dedim. İzin aldıktan sonra, Başbakanlık Müsteşarı Rahmetli Necdet Seçkinöz’e gittim ve durumu izah ettim. Kendisi Sayın Demirel’e gidip görüştü ve KKTC ile İlişkilerin Koordinasyonu görevini bizim Bakanlığımıza vermiş oldular.

O yıllarda KKTC, Türkiye’nin Bütçe Kanunu ile verdiği yardım ile ayakta duruyordu. Görevde olduğum süre içinde, Sayın Bakanla veya tek başıma görevli olarak KKTC’ye birçok defa gittim. Turizm ve narenciye ihracatının dışında dişe dokunur hiçbir gelirleri yoktu. O yıllarda KKTC’nin bir Üniversiteler Bölgesi yapılması görüşü konuşuluyordu. Ancak görüş olmaktan ileriye gidememiştir. Rahmetli Rauf Denktaş Cumhurbaşkanı, Derviş Eroğlu Başbakan idi. Türkiye de Bütçe Kanunu TBMM’den geçip, Kanunlaştıktan sonra, Sayın Derviş Eroğlu sürekli beni arayıp, yardım parası serbest kaldı mı diye sorardı. Para hesaplarına geçtikten sonra da Sterlin’e çevrilip, İngiliz bankalarına yatırılıyordu.

KKTC’ye her gidişimizde Girne de bulunan Jasmin Court Oteli’nde kalıyorduk. Otel, önemli iş adamlarından Asil Nadir’in oteliydi. Asil Nadir’in başta Türkiye olmak üzere birçok ülkede yatırımları bulunuyordu. Manisa’da bulunan Vestel Elektronik Eşya Fabrikası bunların en önde gelenlerinden birisiydi. O yıllarda Asil Nadir Londra Borsasında maniplasyon yapmakla suçlanıyordu. KKTC’ye kaçmış ve Girne yakınlarında bulunan Lapta Köyünde saklanıyordu. Saklandığı yer deşifre olmaması için gizli tutuluyordu. Aldığımız talimat gereğince kendisi ile Sayın Bakan’ın görüşmesi gerekiyordu. Görüşmenin gizliliğinin korunması ve güvenlik içinde yapılması benim sorumluluğumdaydı.

Ancak yaptığım temaslarda KKTC güvenlik görevlilerinin profesyonelce görev paylaşılamayacak kişiler olduğunu gördüm. Ekipte bulunan arkadaşlarımızla bir durum değerlendirmesi yaptık. Türkiye’nin Kıbrıs da bulunan Barış Gücü Komutanlığı’na gitmeye karar verdik. O tarihte Tamburacı Paşa namıyla ünlenen Hasan Kundakçı Paşa Barış Gücü Komutanıydı. Son derece serinkanlı ferasetli bir Komutandı. Bize üç ayrı ekip hazırladı. Sayın Bakan Büyükelçilik arabasını kullanıyordu. Gece saat 22:00 sıralarında beni Büyükelçilik arabasıyla güvenlik önlemleri eşliğinde Lefkoşa’ya gönderdi. Dikkatleri oraya çektikten sonra, ikinci ekiple yol güvenliğini sağlayıp, üçüncü ekiple Sayın Bakanın Asil Nadir ile görüşmesini sağladı. Tereyağından kıl çeker gibi görev tamamlandı. Ne olduğunu ben bile sonradan öğrendim. Ertesi gün Karargaha giderek Komutana teşekkür ettik.

Rauf Denktaş’a Annan Planı çerçevesinde yapılan ihanetten sonra, KKTC de her şey bozulmaya başladı. Offshore Bankacılığı ile kara para aklamaktan tutun da, kumar turizmi ve uyuşturucu kaçakçılığına kadar her türlü çıkar ilişkileri yaygınlaştı. Türkiye de hareket alanı bulamayan kirli parasal işler Kıbrıs’daki halının altına süpürüldü. Böyle bir ortamda güvenlik görevlisi olarak hayatını kazanan Halil Falyalı, çok büyük bir parasal gücün sahibi oldu. Siyasete finansman sağlayarak, siyaset-mafya dayanışması çerçevesinde kontrol edilmesi zor olan bir güç haline geldi. Kurumsallaşan kara para KKTC’yi tutsak aldı. Devlet, mafya baronunun cenazesinde tam kadro yer aldı. Bundan sonra KKTC çözümün değil, çözümsüzlüğün adresi olmuştur.

Çatışmalar, suikastler kirli ilişkilerin bir parçasıdır. Bu ilişkilerin Türkiye’ye kadar uzanması, yeraltı liderinin tabutuna Türk Bayrağı örtülmesine tepki gösterilmemesinden anlaşılmaktadır. Kirli ilişkilere kan bulaştıktan sonra cinayetlerin önünü almak mümkün değildir. Halının altına süpürülen pislikler artık gün yüzüne çıkmaya başlamıştır. Bundan sonra iyi gelişmelerin olmayacağı bellidir. KKTC daldan düşen yaprak durumundadır. Daldan düşen yaprağın nereye gideceğini, rüzgarın esiş yönü tayin eder. Türkiye’nin kendi rejimini hukukun üstünlüğü çerçevesinde yoluna koymadan, KKTC’ye faydasının olması mümkün görünmemektedir.
 

Bu yazı 486 defa okunmuştur .