LEVON AMCA VE ERMENİ DÜŞMANLIĞI

Necdet Topçuoğlu

Türk Milliyetçilerinin Levon Amca’sı olarak bilinen Levon Panos Dabağyan, 1933 yılında İstanbul Yenikapı da doğmuştur. 1969 yılından itibaren MHP ve ülkücü kuruluşlarda çok sayıda görevler almıştır. Dabağyan, soykırım iddialarına karşı verdiği amansız mücadele ile hatırlanmaktadır. Kendisi eskilerin tabiriyle kabına sığmayan bir karakter olarak bilinmektedir. Teyzesi Araksi Hanım tarafından yetiştirilmiştir. Askerliğini 36 ay bahriyeli olarak yapmıştır. Denizci asker olmayı çok sevmiş, “Türk olarak doğsaydım amiraldim” diyecek kadar bu sevgi ruhuna işlemiştir.

Dabağyan kendini “Osmanlı Ermenisiyim” diye tanımlamıştır. Askerden döndükten sonra Cevat Rıfat Atilhan’ın çevresine girmiş, onun fikirleriyle şekillenen düşünce hayatı, Alparslan Türkeş’le tanıştıktan sonra politikayla zenginleşmiştir. Rahmetli Alparslan Türkeş’le gençliğinden vefatına kadar uzanan bir dostluğu sürdürmüş, ikisi de birbirlerine verdikleri değeri her vesile ile dile getirmişlerdir. Bu dostluk, Levon Amca’yı 1967 yılında Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi’ne katılmaya kadar taşımıştır. Bilindiği gibi bu parti daha sonra günümüzdeki MHP olmuştur.

Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi 1969 yılında Adana’da büyük kongresini toplamıştır. Bu kongre, partinin adının Milliyetçi Hareket Partisi olarak değiştiği, Genel Başkanlığa Alparslan Türkeş’in seçildiği kongredir. Dabağyan o dönemde Alparslan Türkeş’in yakın çevresinde bulunuyordu. Parti Atsız’cılar ile Türkeş’çilerin çekiştiği bir dönemdeydi. Partinin ambleminin ne olacağı gündeme gelince, Atsızcı kanat amblemin ‘’Kurt’’ omasını önermişti. Tam o sırada Levon Dabağyan ayağa kalkarak, ‘’Biz Osmanlıyız! Bize üç hilal yakışır!’’ diye bağırmıştır. Bu çağrı alkışlarla desteklenmiş ve partinin amblemi üç hilal olarak seçilmiştir. Böylece üç hilal MHP’nin, kurt ise Ülkü Ocaklarının amblemi olmuştur.

1993 yılında Rahmetli Alparslan Türkeş’in Ermenistan Devlet Başkanı Petrosyan’la görüşmesinin mimarı Levon Dabağyan’dır. O görüşmeyi organize edenlerden Samson Özararat Türkeş’in Petrosyan’a şu soruları yönelttiğini söylemektedir.
“Ermenilerle 600 senelik bir müşterekliğimiz var. Birlikte türküler, yemekler icat ettik. Kız aldık verdik. Malazgirt Savaşı’nı Türklerin Ermenilerle birlikte kazandığını biliyor musun?
İstanbul’un alınmasında Ermenilerin yaptığı kahramanlıklardan haberin var mı?
Fatih Sultan Mehmet’in Ermeni Patrikhanesi’ni nasıl bir fermanla açtırdığından haberdar mısın?
Çanakkale’de Atatürk’ün yanında savaşan Ermeni askerlerin adlarını biliyor musun?
Atatürk’ün bugün kullandığımız alfabeyi Ermeni dil bilgini Agop Martayan’a hazırlattığını ve sonra da ona Dilaçar soyadını verdiğini biliyor muydun?’
Atatürk’ün imzasını bir Ermeni güzel yazı hattatının çizdiğini duymuş muydun?”

Daha sonra araya giren engellerle kesilen bu görüşmelerde sorulan soruların altyapısı ve detaylarının Levon Dabağyan’ın katkıları ile hazırlandığı ifade edilmektedir.

Levon Panos Dabağyan Milli bir kişilikti. Başka devletlerin etkisinde kalınmasına karşı çıkıyordu. ‘‘Kendi ideolojimizi oluşturmalıyız, bu milli olmalı, bütün dış etkilere kapalı olmalı, sıkıntımız olursa, kendi içimizde çözmeliyiz’’ diye düşünüyordu. 1969 Genel Seçimlerinde MHP İstanbul Milletvekili adayı olmuş, ancak seçilememiştir. 1970’li yıllardan itibaren, Alparslan Türkeş’in isteğiyle Ortadoğu gazetesinde yazı yazmaya başlamıştır. Yeni İstanbul, Babıâli’de Sabah, Bugün, Hakikat, Yeşil Belde ve Tercüman gazetelerinde yazıları yayımlanan Dabağyan’ın, kitapları halen ‘’Yedi Renk’’ yayınlarından çıkmaktadır. Dabağyan Türkeş’in vefatından sonra siyasetle arasına mesafe koymuş, kendisini tamamen kitap yazmaya vermiştir. Bir dönem devlet hizmetinde Ermenice mütercim tercümanlık yaptığı da kayıtlarda yer almaktadır.

7 Mayıs 2017 tarihinde 84 yaşında vefat ettiğinde, MHP'nin sembolü olan üç hilâlli bayrağın fikir babalarından biri olarak bilinen tarihçi yazar Levon Panos Dabağyan öldü diye duyurulmuştur. Atsız’cıların seküler Türk’leri temsil ettiği, Alparslan Türkeş’in dine daha yakın olduğu yıllarda, ‘’Levon Amca’’ da rahmetli Başbuğ’un yanında yer almıştır. Kendi cemaatiyle arası iyi değildi. Ermeni mezhebi içinde Protestan misyonerlerin fitneye sebep olduklarını düşünüyordu. Bu dünyadan kendine özgü kızgınlıkları, kırgınlıkları ve üşenmeden yıllarca anlattığı gerçekleriyle, bir Levon Panos Dabağyan geçmiştir. Toptancı bir anlayışla cemaat düşmanlığı yapmanın ne kadar yanlış olduğunu bu örnekten anlamamız mümkündür diye düşünüyorum. Taraftar veya karşı olma tavrımızı gaza gelerek değil, tarihi gerçeklerin ve bilginin ışığında yapmalıyız.