YAĞLI YA DA SALÇALI EKMEKLE BÜYÜYEN BİR NESİL
Reklam
Naim Güney

Naim Güney

Tarih Köşesi

YAĞLI YA DA SALÇALI EKMEKLE BÜYÜYEN BİR NESİL

04 Ağustos 2017 - 22:31

   
Adına modernlik denilen görünmez duvarlı hapishanenin içinde bilgisayar oyunlarından başka sokakta oynamayı  bilmede, büyüyen çocuklar...

Çok katlı beton apartmanların pencerelerinden sokakları seyretmekle büyüyen çocuklar... Sokakta düşmemiş, dizi kanamamış, kafasından, kolundan, burnundan çizik almamış, bir kedi tarafından tırmalanmamış, çıplak ayakla bir kez bile olsun toprağa basmamış olan soluk benizli çocuklar yetişiyor.. 


70’li yıllarda ekonomik krizin ve yoklukların dorukta olduğu o zor günleri hatırlarmısınız? O yıllarda kahvaltıların baş lüksü, üzerine “Sanayağı” sürülmüş  ve üzerine toz şeker serpilmiş, ekmek dilimleriydi.

Tereyağı ya bulunmazdı, ya da çok pahalı olurdu. Doyurucu, besleyici ve çok lezzetli olduklarından dem vurulan reklamlarla halka benimsetilen Sanayağı, aslında tat olarak donuk, besleyiciliği ise tartışılır bir gıdaydı.

Ağızda uzun süre tutulursa damağa yapışır ve orada bir tabaka oluştururdu. Dikdörtgenler prizması şeklinde, beyaz üzerine kırmızı-mavi renklerle bezeli ve üzerinde bir dilim Sanayağlı ekmek yiyen çocuk resmi bulunan ambalajlarda satılırdı. 1980’e bir kala Sanayağı dahi bulunmaz oldu, bir paketini alabilmek için bakkalların önünde uzun kuyruklar oluştu. 80’den sonra ise, türeyen sayısız margarin ve tereyağı markalarının arasında Sanayağı da eridi, gitti... 


Yine başka bir çocukluk tutkusunu birlikte hatırlayalım. Sokakta  arkadaşlarla maç yaparken karında açlık hissedilmeye başlandığı anda apartmanın bahçesine gidip "anneea" diye bağırılarak annenin cama çıkartılması ve acıkıldığının söylenmesinin akabinde annenin, hazırlamış olduğu ekmek arası domates peyniri sepet ile camdan aşağıya sarkıtması ile sonuçlanan, o yıllarda çocuk olanların hemen hemen hepsinin yaptığı bir eylemdi.

Maça mola verilir, bakkaldan  bir de  gazoz alınır, 5-6 kişi o domatesli peynirli ekmeği ve gazozu sırayla döndürerek, afiyetle mideye indirir ve maç kaldığı yerden devam ederdi. O an öyle lezzetli gelirdi ki o ekmek, dünyanın en iyi şefinin yaptığı yemeğe değişmezdin.


Siz de özler misiniz, bir elinizde salçalı ya da yağlı ekmek, diğer elinizde bir tutam yeşil soğan, toprak kokan çocukluğunuzu? Bunları düşününce  salçalı veya sanayağlı ekmek yiyenlerin aslında ne kadar da şanslı olduğunu, özgür büyüdüğünü,  şimdi bir kez daha anlıyorum. Ve özlüyorum o eski günleri..

Bu yazı 2619 defa okunmuştur .

YORUMLAR

  • 0 Yorum